s

Süpürge

0 üye
Takip
Veli: "Ta memleketlerinden adımı duyup gelmişler. Başım üstünde yerleri var." Dışardan kalın bir kadın sesi geldi: "Veli Veli! Gözü kör olası Veli! Öküzlerin altını da, bizim evi de süpürmemişsin daha! Haydi çabuk ... " Veli yumruklarını sıktı. Benzi kül kesildi. "Bu karı," dedi, "Ağaya layık değil. Gavurun biri. Bana bile, Ağaya bile evi süpürttürür." Hızla kalkıp hınçla süpürgeyi eline aldı.
Veli: "Karı," dedi, "kahve iyi olsun, şöyle şekeri çok! Bunlar ... " Evin orta direği yanındaki, başını ön ayakları üstüne koymuş, dişleri dökülüp tüyleri seyrelmiş yaşlı köpek, gürültüye bir gözünü usulcana açıp sonra geri kapadı.
Reklam
Veli, Reşidin elini tuttu: "Yok bizim Ağa gibi Çukurovada ... yok! Merhameti deniz kadar. Sekiz yıldır yanındayım, bir kötülüğünü görmedim. Gelir eve kadar. inanın, oturur şu sizin oturduğunuz çulda. 'Oğlum Veli, nasılsın?' der. 'Para gerek mi?' der. 'Yok Ağa, yok, gerek değil. Sayende geçinip gidiyoruz. Para lazım olursa, eksik olma. Kesen bize her zaman açık, gelir alırım' derim. Ağa, karıma döner: 'Nasılsın kızım, nasılsın gelinim? Geçinebiliyor musunuz? Bir noksanınız var mı?' diye sorar."
Bu sırada, çay bardaklarının içinde, kadın kahveyi getirmişti. Veli düşündü. Aklına geldi: "Kız," dedi, "çocuklar aç, şimdi. Çabuk yemek!" Kadın: "Sahi," dedi, "hiç akıl etmedik
Reşid: "Adamı ne bilir, sözü ne bilir!" Durmuş büyük suçunun ne olduğunu daha bilmiyor, şaşkın şaşkın bakıyordu: "Ben," dedi, "adamı da bilmem, sözü de... Bağışla suçumu!" Veli: "Haydi bağışladık Hani, dedik, biz tutma değiliz. Bu çiftlik bizden sorulur. Ona göre!
Kadın: "Nasıl derlermiş? Biz döndürüyoruz bu çiftliği tek başımıza ... " Reşid: "Darılma Ağam, onun aklı ermez." Durmuş kıpkırmızı kesilmiş, yüzünde ter damlaları boncuklaşmıştı. Korka korka: "Kusura kalma Ağam, benim aklım ermez," dedi.
Reklam