Hand Richter tarafından 1947'de çekilen filmde rüyaları yaratarak insanlara satabileceğini keşfeden bir adamın öyküsü anlatılıyor. Daha doğrusu bilinçaltının keşfi ve rüyalar ile gerçekliğin etkileşimi 7 ayrı Rüya üzerinden verilmiş. Bu Rüya seansları da dönemin sürrrealist/dadacı sanatçıları tarafından yaratılmış. Max Ernst, Marcel Duchamp gibi isimlerin yanı sıra John Cage, Darius Milhaud gibi müzisyenler de var filmde. Fazlasıyla deneysel bu film Youtube'da "Cult Cinema Classics" and kanalında mevcut - Google Tanslate'vari bir altyazısı da var.
youtu.be/9NYnxfBGGdI?si=...
- "Asıl gerçek, oldum olası gerçeküstüdür!" dedi Kafka.
"Hiçbir şey fotoğraf kadar aldatıcı olamaz!
Gerçek ne de olsa kalp işidir. Ancak sanatla elde edilebilir..."
-.... Piyanokteyl'imi tamamladım, deneyebilirsin. (*Yemek ve müzik dinleme zevklerini birleştirmek ve hem alkolün sarhoşluğunun hem de siyahi müziğin tadına varmak için "piyano" ve "kokteyl" sözcüklerinin iç içe geçirilmesiyle icat edilmiş kurgusal bir alet)
- Çalışıyor mu? diye sordu Chick.
- Mükemmel. Tam kıvamına
Yarısına kadar sıkılarak ve bir şey anlamadan okuduğum kitabın ikinci yarısını heyecanla ama yine pek bir şey anlamayarak okudum. Ben eski usül dümdüz kitapları seviyorum galiba. Fazla mı sanatsal, post modernist geldi bilemedim. Beğenmesine beğendim ama kafamda bir sürü soru işareti bıraktı, okuyan birisiyle hakkında konuşulması, tartışılması gereken bir hikâye...
~~ SPOIL İÇERİR ~ Ana karakterimiz Roman Merovech, silah satışıyla suçlanıyor. Albino. Tanrı'nın Gözü adında bir projeden bahsediliyor ama detayları çok karışık, anlaşılmıyor. Bununla ilgili bir adam intihar ediyor hatta. Geleceği mi öğreniyorlar, ne nasıl oluyorsa ben yine kaçırdım o kısmı, Roman 21 Aralıkta, bir davette, Kamal isimli bir göçmen tarafından öldürüleceğini öğreniyor. ... ... ... ...
Kopuklukları ben bir araya getirmekte çok zorlandım, konu olarak sevdiğim için kitabı beğendim ama anlaşılması gerçekten zordu, sonu ise yine bir bilinmezlik...
Alemdağ'da Var Bir Yılan, Sait Faik Abasıyanık'ın son dönemlerinde yayımladığı ve yalnızlığı anlattığı bir hikâye kitabıdır. Hikâyelerinde biçimsel olarak değişiklikler ve soyut anlatıma yönelim görülmektedir. Kitap, yalnızlık temasını işlerken, İstanbul'un karmaşık atmosferini ve yazarın iç dünyasındaki yabancılaşmayı yansıtmaktadır.
Usta ve Margarita öyle yoğun ve sıkışık bir dönemime denk geldi ki bir türlü istediğim randımanı sağlayamadım. Ortalarındayken ve yine okuyamayacağım bir dönemdeyken çizgi romanına bir bakayım da konuya hâkim olayım en azından dedim. Başlama şekli farklı olsa da cümlelere kadar güçlü benzerlikler var. Geneli hakkında bir fikrim oldu hiç değilse. Kitapta ekstra bir detay yoksa beklentimi karşılayamayacağı, umduğumun altında kaldığı düşüncesindeyim malesef.