İnsanın kendine ait olan tek şeyi yaralarıdır.
dizlerinin yarası, gönlünün yarası, ömrünün yarası..
büyüdükçe kendileriyle büyür, kimselerin göremeyeceği yerlerde saklanır. görünür yerlerindeyse yaraları, yıllar geçse de sorduğunuz da şöyle derler;
bu yara, uzun hikaye…..
Yara hep senle kalır. Merhem sürünce iyileşmez, yara bandı kapatamaz, dikiş izlerini yok edemezsin. En kötüsü de bu yarayı en sevdiklerimiz, kıyamadıklarımız açar. Sen yine onu sevmeyi bırakamazsın. Ve sen en aciz haldeyken soğukta küçük bir yaranın sızlaması gibi yara kendini hatırlatır. hep seninledir tenine işlenen yaralar gibi sen saklasan bile seninledir. Sen ne kadar güçlü olsanda en küçük soğukta sana sızısını gösterir. Bu yüzden bir kişiyi yaralayacaksanız iki kere düşünün çünkü yarayı değil sizi teninde ömür boyu taşıyacaktır.
Kendimizle dertleşeceğimiz çok şey var;
Sırlar, sıradan yaşanmış ve harcanmış ilişkiler,
Sırada bekleyen pişmanlıklar,
Yaralar, yararsız hatıralar,
Hakkı verilmemiş hayaller...
Yara, her ne kadar dışa karşı sessizse de içe doğru bağırır. Yara iz bırakır çünkü görünmek ister. Yara öteki tarafından görülmediği sürece içe doğru bağıracaktır, bunun cezasını da sahibine çektirir: