Ayıpladınız Kadir'i, kavga çıkabileceğini bana söylemediği için... Söylemedi evet... Söylemesi doğruydu. Nerden çıkıyor bu yargı! Bütün yalınkat yargılar gibi, bir cıvık genellemeden... Diyelim ki, o anda, Kadir için, Kel İbo'dan biraz para alıp gözünüze girmekten daha önemli hiçbir şey kalmamıştı dünyada... Bunu yapamazsa, kıyamet kopar, gibi gelmiştir belki de... "Saçma" diyeceksiniz... Saçmalıkların güçleri, saplantı sıralarında meydana çıkıyor. Çünkü, hepimiz, kafamızla saplanıyoruz.
- Siz de onun gibi mi davranırdınız, saplantı özrüyle?
- Saplantıda olduğumuzu bilemiyoruz ki, özrünü düşünelim... Ben de kim bilir, nerde, neye takılırım. Bütün saplantılarımız korkularımızdan geliyor. İnsanoğlu, deli değilse, korkar mutlaka... Saplantılarımızdaki korkunun bize saçma görünmemesi, yüz binlerce yıldan arta kaldıkları için... Bunlar, gerçek sebeplerini yitirdiğimiz korkuların tortusu... Kadir'i savunmak için konuşmuyorum. Bu açıdan bakılırsa, hepimiz, biraz köle değil miyiz?
- Hayır. Ben köle değilim...
- Olmaz olur musunuz? Köle kullanmaktan hoşlanmıyorsanız, daha beter kölesiniz. Hep köle kalacaksınız demek. Hepimizin birer kölelik çengeli var. Bunu kim bulursa bizi köle gibi kullanır.