Yazarın anlatım tarzına örnek..
.. ve dünya hakkında da bilebileceğimiz her şey bu soğuk, şimdi her taraftan içimi­ze işleyen bu su, şu inatçı çoğul her yerde var olan yağmurun dere gibi akışıydı, bu dere yolun üzerinde kıyameti andıran çoğul toynak vuruşlarıyla birbirine karışıyor bütünleşiyor gibiydi ve görünmez binek hayvanlarımızın üstünde sarsıla­rak ilerlerken inanabilirdik ki tüm bunlar (köy tahıl ambarı süt gibi beyaz görüntü çığlıklar topal adam yardımcı bunak ihtiyar kadın tüm bu karanlık ve kör ve feci ve bayağı kar­maşık durumu oluşturan insanlar birilerinin aleyhinde atıp tutmakta birbirlerine küfretmekte birbirlerini tehdit etmekte birbirlerine lanet okumakta karanlıklarda sendelemekte en sonunda bir engele karanlığa gizlenmiş bir makineye çarpana kadar el yordamıyla yolunu aramakta (ve bu engeller onlar için, özel olarak onları engellemek amacıyla konmamıştı bile) bunlar (muhtemelen de karşılarına ilk çıkanı) onlara son bir kez ışığa benzer bir şeyi görme fırsatı verip suratlarının or­tasına patlayabilirlerdi) tüm bunlar sadece bizim zihnimizde var olmuştu: Bir hayal bir yanılsama oysa gerçekte at üzerinde gidişimizi hiç durdurmamıştık belki de yağmurun dere gibi aktığı bu bitimsiz gecede halen at üstünde gitmekte birbiri­mizi görmeden birbirimize cevap vermeye devam etmektey­dik. ..
Sayfa 250 - Sel Yayıncılık
Hesabını ateşler ve topraklar üzerinden yapanlar o gün bügündür kör ve topal kaldı.
Reklam
Küreselleşme denilen ve aslında Amerikan kapitalizminin dünyaya yayılması anlamına gelen olgu, 2000'lere kadar kör topal yuvarlanarak gelen ekonomik sistemi köklü biçimde değiştirdi. Bu değişiklikler genellikle kötü yönde oldu.
Ermeni düğünleri
Ermeniler bu zamanlar hakikaten çok iyiydi. Bir gün ahçımız bizi, kilisede bir Ermeni düğününü seyretmeye götürdü. Ermeni kadınları da İslamlar gibi çarşaf giyiyorlar, yüzlerini erkeklere göstermiyorlardı. Çarşafları beyaz renkte. Kilisenin damından gelin alayını seyrettik. Damlar kiremitsiz düzdür, lületaşı kullanırlar. Damlarda yatarlar, sebze vesaire kuruturlar. Kilisenin damı da evlerinki gibi düz. Birçok kimseler damdan seyrediyor. Gelin başı örtülü, güveyi ile yan yana durdu. Papaz karşılarında dualar okudu. Sonra da şu sualleri sordu: “Kör idi, topal idi, kabul idi...” Güvey başıyla tasdik işareti yaptı ve “he” diye yavaşça söyledi.
"Bu "Notlar"a burada mi son vermeli acaba? Sanırım bunları yazmakla hata ettim zaten. Daha doğrusu, bu hikayeyi yazarken yeterince utandım: Yani bu, edebi bir eserden ziyade günahlarımın kefaretini ödemek oldu. Bir köşeye çekilip ahlak bozukluğumla bütün bir ömrü nasıl heba ettiğimi, kötücül, boş gururum yüzünden yaşayan âlemle her
500 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
The Secret of Constantinapolis~Sır İstanbul 500 syf. "İnsanlar kölesi olmak için binlerce hurafe ve uyduruk şeye can atarsa, birisi de gelir bu cehaleti kullanır." Bugün sizlere kitabı ilk elime aldığımda hem sayfa sayısından hemde konusu itibariyle biraz tedirgin yaklaştıgım,benim bütün o tedirginliklerimi alıp acaba bir sonraki
The Secret of Constantinapolis
The Secret of ConstantinapolisMustafa Yurttutar · Roman Yayınevi · 20249 okunma
Reklam
Hayvanlarla bitkilerin din kitaplarında özel bir yeri yoktur. Hazreti Isa bir fili ölüler aleminden çekip çıkarabilir; kör yunusların gözlerini açarak, topal köpekleri iyileştirerek mucizeler yaratabilirdi. Neden kediler kangurularla, karıncalar da insanlarla mucizeler yaratmıyor? Mucizeler bile homo sapiens'in tekelinde. Din kitaplarında rastlanabilecek bütün yapısal tahliller de, insanın tüm canlılar ve “cansız varlıklar” üzerindeki mutlak üstünlüğünü gösteriyor.
Filler ve karıncalar...
"O kadar ağır işler yükleyeceğiz ki onlara, düşünecek bir anlık bile zamanları olmayacak. Bu karıncalara hiçbir zaman başlarını bile kaşıyacak bir süre tanımayacağız. Hep iş, hep çalışma, hep açlık, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde olacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsanfiller, insankarıncalara hep bunu yaparlar."
Sayfa 165 - YKY Yayınları 44. BaskıKitabı okudu
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
...Ve eğer öldüyse bunu hissederdim ve buna bütün kalbimle inanıyordum. Hissedeceğim bir şekilde beni parçalamadan ölemezdi. O ölürse ben topal kalırdım. O ölürse ben kör olurdum..
Sayfa 148 - Çınar yayınları
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.