NASA'nın bazı verilerini si­zinle paylaşabilirim. Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki astronotlar uzayda saatte 17 bin 500 mil hızla seyahat eder ve yeryüzünün yörüngesini her 90 ila 100 dakikada tamamlarlar. Sonuç olarak yaklaşık 50 dakika "gündüz", 50 dakika "gece" yaşarlar. Her ne kadar bu sayede bir gün içinde 16 gün doğumu ve batımı görme mutluluğunu yaşama imkanları olsa da, bu durum astronotların uyku-uyanıklık ritimlerini altüst ederek korkunç uykusuzluk ve uyku hali sorunlarına neden olur. Yeryüzünde işinizle ilgili bir hata yaparsanız patronunuz sizi azarlar. Ama yüzlerce milyon dolar­lık yük kapasitesi ve görev maliyetiyle birlikte uzay boşluğunda süzülen uzun, metal bir tüpün içinde bir hata yaparsanız bunun sonuçları çok, çok daha kötü olabilir.
Sayfa 371 - Pegasus Yayınları: 1. Baskı: İstanbul, Şubat 2019 - İngilizceden çeviren: Sevinç Seyla TezcanKitabı okudu
Zaten birçok Türk evinde böyle bir suskunluk vardı, geçmiş konuşulmazdı. Sanki o korkunç olaylardan söz etmek, her şeyi yeniden başlatacakmış gibi... Türkiye’de hemen her konuda, her kurumda sorunların çözülmesinden çok üstünün örtülmesine öncelik verilmesi, acaba bu alışkanlığın sonucu ortaya çıkan bir durum muydu?
Reklam
Bunlara dair derin ve entel sözler söylenebilir, ama mesele en nihayetinde şu: Bir şeyler yapıyorsun ama arkasında herhangi bir amaç yok, yine de devam etmekten başka seçeneğin olmadığını hissediyorsun. Korkunç bir durum. En azından bende şöyle bir tepki oluyor: Ne anlamı var ki?
Nasıl bir bebek kolsuz doğabiliyorsa, bir başkası da merhametsiz ya da vicdan potansiyeli olmadan doğabilir. Kollarını bir kazada kaybeden adam bu eksikliğini kendini uyarlamak için büyük bir mücadele verir, ama kolsuz doğan kişi, sadece onu tuhaf olan insanlar yüzünden acı çeker. Öteden beri kolsuz olduğu için eksikliğini çekmez. Çocukken, kanatlarımız olsa nasıl olurdu diye hayal kurarız, ama kurduğumuz hayalin kuşların hislerinin aynısı olduğunu varsaymak için bir sebep yoktur. Normal olan bir hilkat garibesinin gözüne korkunç görünüm muhtemelen çünkü her insan kendine normal görünür. İçsel hilkat garibesi için durum daha da anlaşılmaz olsa gerektir, çünkü başkalarıyla kıyaslayabileceği görünür bir şey yoktur. Vicdansız doğmuş bir adama ruhu yaralı bir adam gülünç görünse gerektir.
Sayfa 83 - SelKitabı okudu
—Önemli şeylerden biri bence bedeni, sağlığı, normalliği ilgilendiren tüm bu kaygılarla burjuvazinin önce kendisi için, kendi soyu, kendi çocukları, bu gruba dahil olan insanlar için ilgilendiği ve normalleştirme prosedürlerinin diğer toplumsal tabakalara, özellikle proletaryaya yavaş yavaş uygulandığıdır. — Bu olguya yön veren nedir? — Burjuvazi başlangıçta esas olarak kendi sağlığıyla ilgilendi. Bir anlamda, bu hem onun selameti hem de gücünün onaylanmasıydı. Ne de olsa, işçilerin sağlığı umursanmıyordu. On dokuzuncu yüzyıl başında Avrupa’da tanık olunan korkunç işçi sınıfı katliamı üzerine Marx’ın anlattıklarım hatırlayın. Dehşet verici barınma koşulları içinde yaşayan, yetersiz beslenen insanlar, erkekler, kadınlar, özellikle çocuklar, bizim hayal bile edemeyeceğimiz bir süre boyunca çalışmak zorundaydılar: Bir işgününde on altı, on yedi saat. Bu durum, korkunç bir ölüm oranına yol açıyordu. S
Bu durum, sırf televizyon için vergi verdik diye korkunç ve hoşumuza gitmeyen bir programı izlemeye devam etmek gibi bir şey.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.