Para için çok çalışmak, paranın sizi mutlu edecek şeyleri satın alabileceğini düşünmek de zalimce. Gecenin bir yarısı uyanıp ödenecek faturaların sıkıntısını çekmek korkunç bir yaşam biçimi. Sınırlarını maaş tutarınızın belirlediği bir yaşam sürmek gerçekten yaşamak değil. Çalıştığınız işin size güvence vereceğini düşünmek kendi kendinizi kandırmaktan başka bir şey değil. Zalim olan bu işte, eğer mümkünse sizin kurtulmanızı istediğim tuzak da bu. Paranın insaflıların yaşamını nasıl yönettiğini görüyorum. Bunun başınıza gelmesine izin vermeyin. Paranın sizi yönetmesine lütfen izin vermeyin.
Amerikalı yazar John Verdon yine nefes kesen bir romanla beni etkiledi. Açıkçası ikinci serinin konusunu bildiğim için okuma istediğim yoktu çünkü konu ilgimi çekmemişti. Kendi düğününde başı kesilen bir gelin; gövdesi sandalyede başı ise masada gövdeye çevrilmiş şekildedir. Korkunç bir olayın ardındaysa büyük bir gizem var. Peki neydi bu? İşte
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
Saatleri Ayarlama Enstitüsü eser değil şahaser.. Okunmalı.. Kesinlikle okunmalı..
Roman, baştan sona kadar, realitenin dışında yaşayan insanların "abes hayatı"nı anlatır. "Abes" in , en kuvvetli ve en gülünç tezahürünü, romandaki hemen hemen tüm karakterde görmek mümkündür.
Romandaki en belirgin karşıtlıklar doğru-yalan diğeri
-Cinsel Şiddet Üzerine Safsatalar-
Kadına yönelik şiddet, özellikle de cinsel şiddet söz konusu olduğunda araştırmalar öncelikle kurban profili çizmeye odaklandı. Erkekler belirli kadınları şiddet nesnesi olarak seciyorsa sorumluluğun bir kısmı da bu kadınların çekiciliklerinde veya normun dışında-aşırılıklarında aranmalıydı. Kadınlara bile
Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
128 milyar dolar, bu ülkenin Merkez Bankası’ndaki döviz rezerviydi. Artık yok.
83 milyon 614 bin kişi bu ülkenin nüfusu. O da yok olmak üzere.
Kimi ölerek kimi delirerek; hepsi hiçe sayılarak...
Hızlı bir girdabın içinde kaderine terk edilmiş bir ülkede, sadece küçük bir azınlığın canını kurtaracağı ve geri kalan, yandaş ya da muhalif, tüm
Bu duvar taştan bir hapishane, bu kapı tahtadan bir hapishane, bu zindancılar insan kılığına girmiş bir hapishane. Hapishane yarısı eve, yarısı insana benzeyen korkunç, kusursuz ve yekpare bir varlık.