Tam kalbini, nefsini, aklını topluyorsun daha güçlü hissetmeye başlıyor gibi oluyorsun bir dakika gündeme baktığın an her şey darmaduman oluyor. Baktığın zaman huzur veren hiçbir şey yok esasında. Yaşanılmaz bir dünyaya gelmişiz gibi. Ya da yaşamaya çalışırken biz altüst etmiş de olabiliriz. İnsanlık anlaşılmaz ve korkunç bir fıtrata bürünmüş..
Harp var diyorum, anlamıyor musun? Sivil, görünmez bir harp, şiddetli ama gizli bir mücadele, şaşırtmacalı bir ceng ü cidâl. Dost gibi görünen sahte tebessümlere aldanma; sûret-i haktan görünen maskeli batıla kanma; reklama, afişe, boyaya, hayale, hülyaya, palavraya, propagandaya inanma." Dünyada pek çok millet ve devlet var. Bütün insanlar
Reklam
'2015 yılında bir grup terapistle Filistin'de Batı Şeria tarafını, Ramallah tarafını köy köy gezdik. (...) orada sakat kalmış, çocuğu evinin önünde öldürülmüş insanlarla konuştuk. Emin olun; 2015'te dinlediğimiz hikayeler bugün yaşananlardan farklı değildi. Ama dünyanın böyle bir farkındalığı yoktu. Şöyle bir söz var, çok dikkatimi çeker. Diyor ki; "Cehennem, acı çektiğimiz yer değildir." "Acı çektiğimiz ve kimsenin duymadığı, bilmediği yerdir.” diyor. 75 yıldan beri Filistin'de cehennem hayatı yaşatıyolardı İsrailliler. Şu an dünya duyuyor, dünya biliyor; artık cehennem değil. Çok kötü, çok korkunç ama cehennem değil. Çünkü dünya duyuyor, biliyor. Ve 75 yıllık zulüm düzeninin sonuna gelindi. Artık bu şekilde devam etmeyecek. Dünya vicdanı bunu kabul etmeyecek. Çünkü suç aşikar hale geldi.' Dr.
Mehmet Dinç
Mehmet Dinç
Lezbiyen Bir Voleybolcu Kadar Fark Edilmeyen ZULÜM
Refah’ta Mültecilerin yaşadığı çadırkenti bombalayan Siyonist rejim, onlarca masum sivili korkunç şekilde katletti. Soykırım, İsrail’in tek başına işlediği bir suç değil, egemen güçlerin de ortak olduğu insanlık suçudur. Uygar dünya çöktü, zulmünüz batsın!
Hayatınız Bir Çöp Kutusu mu?
Günümüzde insanların mutsuz ve kaygısız, hep endişeli olmalarının, ne yaparlarsa yapsınlar huzur bulamayışlarının ardında yatan en önemli nedenlerden birinin sosyal medya olduğunu düşünüyorum. Seviyesiz ortamlar zaten malum. Ama daha kaliteli sanal platformlarda bile gözümüze değen çoğu şey olumsuz. Haberler olumsuzluk ve korku yağdırıyor üzerimize, site başlıkları öyle. Burada paylaşılan çoğu alıntı, ileti bile bu minvalde. Videolardaki "şu yıl şu korkunç şey olacak" diyen, gaybın anahtarlarını ellerinde tutmuş gibi davranan şarlatan felaket tellallarını saymıyorum bile. Belki biz bunlara öylesine bakıp, kaydırıp geçtiğimizi düşünüyoruz ama ilkel beynimiz bu verileri topluyor ve bilinçaltımız sürekli biriktiriyor. Bu biz farkında bile olmadan umudumuzu solduruyor. Bağışıklık sistemimizi çökertiyor. Bilinçli şekilde bu mecralardan uzaklaşıp kendi dünyama, gündemime yoğunlaştığımda ise sanki gözümün önündeki o kesif, uğursuz perde kalkıyor. Hayat aslında hep aynı hayat. Ama bizim üzerimize boca edilen bunca çöp taşıyabileceğimizden çok daha fazlası. Bu kendimize yaptığımız büyük bir zulüm. Bu ağırlığı değil biz aciz insanlar, 2030 yılında dünyayı istila edeceği söylenen uzaylılar bile kaldıramaz. Bakın ben de az önce ilkel beyniniz alarm versin diye bir çöp atıp çıktım. Şimdi bu bilgiyle ne yaparsa yapsın sisteminiz...
MİHAİL BAKUNİN Devlet, artık kendini Monarşi değil, Cumhuriyet olarale ad landıracaktır; ama yine de Devlet -yani, o büyük, iflah olmaz ve korkunç çocuğu, halkı, gözetlernek ve yönetmek üzere becerikli küçük bir insan grubu tarafından, gerçek deha ve yetenek sahibi insanlar tarafından, resmen ve düzenli bir biçimde oluşturulmuş bir vesayet rejimi- devletliğini yapacaktır. Okulun profesörleri ve Devletin yetkilileri, kendilerini Cumhuriyetçiler olarak adlan dıracaklardır; ama bunlar yine vasiler, çobanlar olmaya devarn edeceklerdir; ve halk, ezelden beri ne idiyse o olarak, yani sürü olarak, kalacaktır. Bu arada koyun kırkıcılara da dikkat etmek ge rekecektir; çünkü nerede bir sürü varsa, orada, mecburen , görev leri o sürüyü kırkmak ve boğaziamak olan çobanlar da olacaktır. Bu sistemde halk, sürekli olarak, bir çömez, bir öğrenci ola rak kalacak ve kendisine ait olmayan düşüncelerin , istekterin ve nihayet çıkarların aracı olmaya devarn edecektir. Bu durum ile bizim özgürlük olarak adlandırdığımız -ve aslında tek gerçek özgürlük olan- durum arasındaki fark ancak uçurum sözcüğüy le tanımlanabilir. Bu durumda, eski baskı ve eski kölelik, yeni biçimler altında varlığını sürdürmeye devam eder. Ve köleliğin olduğu yerde, yalnızca sefaJet ve zulüm değil, hem ayncalıklı sı nıflar hem de kitleler arasında hüküm süren , gerçek bir toplumsal materyalizm de ortaya çıkar.
Tanrı ve Devlet
Tanrı ve Devlet
Reklam
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.