Yaşamı da, ölümü de aşmıştım; çünkü artık ne yaşama arzusu duyuyor, ne de ölümden korkuyordum. Hiçbir şey istemiyor, hiçbir şey ummuyordum. Hiçbir şeyden korkmuyordum. Bu yüzden özgürdüm. Çünkü yaşamımız boyunca bizi köleleştiren isteklerimiz, umutlarımız, korkularımızdır.
Kimse beni öpmemişti öyle,kimse öyle bakmamıştı bana.Şimdi de yapayalnız kalmıştım.Korkuyordum,onu bir daha görmeyeceğimi düşündüm,bir daha ayaklarım doğru dürüst bu dünyaya basamayacaktı.
Yalnızlıktan korkuyordum.Benim gibi bir budalanın büyük bir ihtimalle yapacağı gibi,kitabı yanlış anlamış olmaktan,yüzeysel olmaktan,ya da olamamaktan,yani herkes gibi olamamaktan,aşktan boğulmaktan ve her şeyin sırrını bilip bu sırrı öğrenmeyi hiç mi hiç istemeyenlere bir ömür boyu anlatıp gülünç olmaktan,hapse girmekten,kafadan çatlak gözükmekten,en sonunda dünyanın benim sandığımdan da zalim olduğunu anlamaktan ve güzel kızlara kendimi sevdirememekten korkuyordum.
Çünkü tek çocuktum, çünkü solaktım, çünkü boyum yaşıtlarımın hepsinden uzundu ve hatta son günlerde sol ayağımın sağ ayağımdan daha hızlı büyüdüğünü gözlemliyor ve daha da büyümesinden korkuyordum.