''Rehabilite edilmek ve yapılan hareketlerin, insanî yaşam formlarının düzenlenmesi yerine tehlikeye gebe hareketler uygulanıyordu üzerlerimizde... bir mahkûm hak etmediği biçimde eziliyor, bir diğeri ise hak ettiği cezanın daha azıyla yargılanıyordu. Toplumun ekseriyeti tarafından yadırganan ve hiçe sayılmayacak, azımsanmayacak kadar tehlikeli hareketleri; buralarda gardiyan uygulamaları olarak önümüzde ışıklarını çakıyordu gözlerimize. İnsanlık hürriyeti, fikir ve düşünce ise her daima hiçe sayılan, insanları sloganlarla suistimal etmeye çalışılan mevzuu idi. Evet, tümüne baktığınız zaman, dışarı ve içeri; sıhhatli ve yaşama önem veren insanlar için gerçek problem ve köhnemiş yapıyı oluşturmakla kalmıyor, acının tüm hatlarını herkese eşit payda bölüştürüyordu... Aslında bütün hepsi, bir milletin insanlarına nasıl davrandığına dair ufak ipuçları veriyordu; lakin içerideki birçokları, aklın hiçbir zerresinin alamayacağı derecede ahmaklık ve tutarsızlık barındırıyordu. Korkuyordum, karanlık ve paslı demirlerden değil... insanlardan!'' D.p
Ne istediğim bende bilmiyordum: Hayattan korkuyordum, ondan kurtulmak istiyordum ve yine de hayattan hâlâ bir şeyler bekliyor, umuyordum.
Reklam
Sisler Bulvarı
sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı ıslak kaldırımlar parlıyordu durup dururken gözlerim dalıyordu bir bardak şarabda kayboluyordum gece bekçilerine saati soruyordum evime gitmekten korkuyordum sisler boğazımıza sarılmışlardı
Şayet baykuş da hasta olsa benim düşündüğüm şeyleri düşünür. Duvardaki gölgem tıpkı bir baykuş gölgesiydi ve iki büklüm eğilmiş, yazdıklarımı dikkatle okuyordu. Anlıyordu besbelli; bir o anlayabilirdi. Göz ucuyla gölgeme baktıkça korkuyordum.
YKY Yayınları
Ben onlardan korkuyordum ve onlar beni sevdikçe ben daha da korkuyordum.
Aklım ölüm haline arzuluyor olsa da bu eylemden bir bakire gibi korkuyordum.
Reklam
Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum; ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.
Ne istediğimi ben de bilmiyordum: Hayattan korkuyordum, ondan kurtulmak istiyordum ve yine de hayattan hâlâ bir şeyler bekliyor, umuyordum.
Bunu yapmazsam, bu gözlerin beni hayat boyu izlemesinden korkuyordum.
Reklam
Gecenin bir yarısı boğuk ağlama sesine uyandım. “Julian?" Yataktan çıkıp yanına gittim. Gözyaşları yanaklarında parlıyordu. "Annemi çağırmamı ister misin?” Başını iki yana sallayıp yeniden ağlamaya başladı, ama buna tam olarak ağlama da diyemiyordum. Kıvranmaktı. Ölmekti. Bir insandan duyduğum en acılı sesti. Hiç kimse böyle bir ıstırap çekip yaşamaya devam edemezdi. Yanında kalmaya korkuyordum. Onu bırakmaya korkuyordum.
Kendimden, insanlardan, hayattan ve dünyadan o kadar korkuyordum ki kendine Lifeguard diyen o adamı ellerimle boğarak öldürdüm.
Evin içi ve dışı susuyordu.Bir ses işitmek için konuşmak istiyordum,fakat nasıl çıkacağını bilmediğim sesimin bu vahameti arttırmasından korkuyordum.
Hoşuna gidebilmek ve sana layık görünebilmek için giysilerimi temiz tutuyor ve söküklerini dikiyordum, ve eski okul önlüğümle –annemin eski bir ev elbisesinden bozmaydı– sol tarafındaki eski ve dört köşe lekeden dolayı kendimi korkunç hissediyordum. Onu fark edip beni aşağı görmenden korkuyordum; bu yüzden ne zaman korkudan titreyerek merdivenlerden yukarıya koşsam okul çantamı lekenin üstüne bastırıyordum. Oysa bu, son derece aptalcaydı: Çünkü sen beni asla, neredeyse hiçbir zaman görmedin.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.