...hafızamı korumayı istiyordum, delireceğimden ve her şeyi unutacağımdan korkuyordum.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsanların zorluklarına mümkün olduğunca temas etmek istemiyordum. O girdaba kapılmaktan korkuyordum.
Reklam
Ani bir ölümün kıyıda beklemesi büyük nimetti: Hiç dinlemeden çalıştım çünlü yazmam gerekenleri bitirmeden öleceğimden korkuyordum. Sonu felaketse bir sanat eseridaha da büyümez mi? Ağzımda kendi ölümümün tadının olması bana bakış açısı ve cesaret kazandırdı.
Sayfa 138 - AyrıntıKitabı okudu
Her saniye, biraz sonra olacak bir şeyden korkuyordum...
Sayfa 179Kitabı okudu
sisler bulvarı'ndan geçtim sırsıklamdı ıslak kaldırımlar parlıyordu durup dururken gözlerim dalıyordu bir bardak şarabda kayboluyordum gece bekçilerine saati soruyordum evime gitmekten korkuyordum sisler boğazıma sarılmışlardı
Neden korkuyordum? Bilinmeyenden, en korkunç şey de bu değil mi zaten.
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
Mutsuzdum, ama mutsuzluğumu kendime bile zar zor itiraf ediyordum. Derdime derman olacak bir ilaç bilmediğim gibi, aramak niyetinde de değildim çünkü. Pişman olmak beni korkutuyordu. Hatalarımı telafi etmek için atılması gereken adımların, bunca yıl yaşadığım her şeyi manasız çıkaracak olması zoruma gidiyordu. Ama ben manamı yitirmekten ziyade, çok geç kalmış olmaktan korkuyordum asıl...
Sayfa 400Kitabı okudu
çekip gittiğinde bile arkasında yepyeni sıkıntılar bırakacağından korkuyordum.
Bir zamanlar ona deliler gibi âşıktım, onunla evlenmeye niyetlenmiştim. İronik bir şekilde, o zaman amacım onu, ürkekliğinin ve kırılganlığının davet eder göründüğü, dünyanın duygusuzluğundan korumak olmuştu. Aşırı duyguluydu, çok hassastı, insanlardan ve hayattan korkuyordu; kişiliği onu sürekli bir korkulu itaat durumunda tutan sadist bir anne tarafından hasara uğratılmıştı. Yapmam gereken ilk şey güvenini kazanmaktı, bu yüzden ona karşı hep naziktim, duygularımı zaptetmeye dikkat ediyordum. O kadar zayıftı ki, dans ettiğimiz zamanlar, onu sıkıca tutarsam incineceğinden korkuyordum. Çıkık kemikleri gevrek görünüyordu, dışarı fırlamış bilek kemiklerinin benim için özel bir çekiciliği vardı. Saçları şaşırtıcıydı, gümüş beyazı, albino saçı; ay ışığı gibi, ay ışıklı Venedik camı gibi parlıyordu. Ona camdan bir kızmış gibi davranıyordum; ancak ara sıra, o da güç bela, gerçekmiş gibi görünüyordu. Bana duyduğu korkuyu derece derece kaybediyordu, çocuksu bir muhabbet gösteriyordu, ama çekingen ve kaçamak davranmayı sürdürüyordu. Bana güvenebileceğini ona ispat ettiğimi düşünüyordum ve beklemeye razıydım. Beni kabul etmek üzereymiş gibiydi; yine de toyluk, duygularının içtenliğini değerlendirmeyi zorlaştırıyordu. Gerçi şimdi evli olduğu adam için beni ansızın terk etti ama, muhabbeti belki de büsbütün yapmacık değildi.
Bir kadının bedenine dokunmanın nasıl bir his olduğunu öğrenmek için can atıyordum. Ve aynı zamanda korkuyordum da. Ya lezbiyensem? Hayatın bu aşamasında her şey ya siyah ya beyazdır. Eğer bir şey siyah değilse, mut­laka beyazdır. Ama bu tür düşüncelere çok fazla dalmama­ya çalışıyordum.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.