Ateş ile korku iyi birer uşak, kötü birer efendidir.
Sayfa 234 - Ayrıntı Yayınları, 2022 BaskısıKitabı okudu
248 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Feci sinirlerime dokunan bir kitaptı. Erkeklerden bir kez daha nefret etmek isterseniz okuyun. Erkek egemen toplum düzeni her zaman var ama bu dönemlerde baya yoğun şahısın annesi bile tertemiz bir kıza sırf oğlunu seviyor diye aşufte kulpu takıyor. O dönemde kadınlar kötü karşılanmamak için mektup yazmaya bile çekiniyor sevdiğine siz düşünün. Kız sevdasına yenik düşüyor kimseden de bunu gizlemiyor sırf bu yüzden istenmiyor ama olay adamın annesi tarafından istenmemesi değil işin özünde. Adamın amacı klasik gönül eğlendirmekten ibaretmiş
Son Arzu
Son ArzuHüseyin Rahmi Gürpınar · Kapra Yayıncılık · 202320 okunma
Reklam
“ En iyi halinizde bile yanlış kişi için yeterince iyi olmayacaksınız, ama en kötü halinizde bile doğru kişi için yeterince iyi olacaksınız. “
TEMİZ VİCDAN DİNİ NEDİR? Madde hakkınızı mana ve maneviyat duygusu ile koruyabilirsiniz. Sadece maddeye odaklanır iseniz madde ile sizi sömüren zalimlerin tuzağına, tarih, kültür ve ulus bilincinin uzağına düşersiniz. İçinizde düşünce gücü ile yaşatmanız gereken o ahlaka din denir. Duyunç inancı insanın kendi iç meselesidir. Yaratan ile insan arasında başka kimse yoktur. Olmaması gerekir. Varsa sorun büyüktür. Din adına sizi sömürgeci zihniyetlerin ürettiği kültürler ve aracılardan bu yolla kurtulursunuz. Devletin dini, dinin devleti olmaz. Bu hastalıklı bir paranoya ürünü kültürün üretimi kötü örnektir. Önder Karaçay
Kitapların da bir hayatları vardır; iyi, kötü yaşadıkları. Maceraları vardır; karşılaştıkları. Mesela kimisi tuvalette okunurken düşer bir su birikintisinin üstüne. Kimisi yarım bırakılır sebepsiz yere. Kimisi ateşe atılır öfkeyle. Kimisi de düşebilir kolayca tarihin çöp sepetine. Ya da çöplenir gibi okunabilir bazı kitaplar. Garip bir iştiha, sonuçsuz bir arama, sürekli açlık haline rağmen geçici doyumlarla rahatlama, belli belirsiz bir zehirlenme, geceleri ölüp gündüzleri dirilme ve gündüzleri ölünce geceleri sessizce direnme ... İşte bildiğimiz çöplenme ...
Heyecanlarımı hep gelecekteki günler için saklamıştım; babam öldüğü zaman yeteri kadar üzülmemiştim, mezarın başında küçük ayrıntılara takılmıştım. Bir ağacı, kuşu filan seyrederken değil, düşünürken sevmiştim. Hayır belki de kendimi yaşanacak güzel günler için saklamamıştım: belki de sadece duygularımda her zaman biraz geç kalıyordum. Babam öldükten iki yıl sonra bir akşam üzeri, biraz üzülür gibi olmuştum. Bazı kitapların da yıllar geçtikten sonra anlamlarını sezmeye başladım. Babam ölmüştü. Eski kitapları da okuyamazdım artık. Bu konularda kendime fazla etki edemedim. Kötü bir öfke kaldı geriye; bahçedeki otların düzenlenmesine yararı olmayacak acı bir öfke.
Sayfa 65 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eskiden
Bir sohbette hasbelkader ünlü olan, benim de yıllar öncesinden tanıdığım birinin eski bir fotoğrafı masaya konuldu. Haber değeri taşıdığına inanılan kısım, bahsi geçen kişinin fiziksel değişimiydi. Hayatımızda dahi olmayan insanları yargılama hakkını kendimizde nasıl bulduğumuzu sorgulayıp o zaman ve enerjiyi daha faydalı şeylere harcasaydık diye hayıflanmayacağım. Zira bu hikayede hissettiğim daha da baskın bir duygu var. İnsanların değişime karşı olan tavırları. Her ne kadar burada yalnızca dış görünüşle ilintili bir örnek olsa da bunun çeşitli versiyonları vardır; başarılı olan şarkıcının para kazanmak için zamanında yaptığı işler konu edilir örneğin. Tırmandığı basamaklar, geldiği nokta göz önüne alınarak övülmez de bulunduğu yerden geri inilen basamaklar zihinlere takılır. Ailesinin -kendi seçimi dahi olmayan- meslekleriyle yerilmeye çalışılır. İmkanları bunca kısıtlı olmasına rağmen başarmış denmez de "Duydun mu?" diye başlanır. Acaba değişimi kimseye hak görmeyen bizler, gelişime bu denli kapalı olmasak mı? Mesela o kızcağızın şu anki halini güzel buluyorsak şayet, "güzel kız" deyip geçmesek mi? "Eskiden çirkinmiş"in altında yatan kötü niyetli zafer duygusunu hiç tatmasak mı? Değişim fırsatı her gün hepimize sunuluyorken geçmişe takılıp kalmayı reddederek biz de yepyeni adımlar atmasak mı? Begüm
Winston Churchill'in dediği gibi: "Kötü yönetimin şaşkınlığı, savaşların yorgunluğu, bitip tükenmek bilmeyen savaşların acısı, çevresinde parçalanıp çöken imparatorluğuna rağmen, Türkler hâlâ yaşıyorlardı". İşte bu sıralardadır ki Mustafa Kemal'in dehası işe karıştı.
Sayfa 279Kitabı okudu
Dikkatli bakılmadıkça fark edilmeyen kusurlar, sadece söz edildiğinde gerçekte olduklarından daha kötü görünürdü göze.
Oku,oku,oku...Her şeyi oku;çöpleri, klasikleri, iyi ve kötü her şeyi oku ve onların nasıl yazıldığını anla. Tıpkı ustasını izleyen bir çırak gibi. Oku!Onu özümse. Sonra yaz. Eğer iyi olursa öğrenmişsin demektir, kötü olursa pencereden at gitsin! William Faulkner Yasemin Nâsır Erbek/Yazar Ajandası/Sayfa 68
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.