Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dahası, insanlar çevrelerindekilerin varlığına bir kere duyarlı olmaya başladılar mı her şeyin farkında olabiliyor, topluluk içinde, ulus içinde ya da türümüz içinde varlığımızı sürdürmek hayatta kalabilmek için neyin daha iyi ya da kötü olduğunu fark edebiliyoruz ve ayakta kalabilmenin önemlerini anlıyoruz. Kabiliyetimizin ötesinde bir durum değil bu. İnsan topluluklarında görünen sınırlı fakat kararlı ahlaki ve etik davranış derecesini açıklamak için tanrının varlığına ihtiyaç duyulmasına ben anlamıyorum.
Sayfa 138 - Altın KitaplarKitabı okuyor
Rose Yazıları
- Rose? --Efendiim. - ...(Uzun uzun bakmalar) --Söylesene ne oldu?
Reklam
Hıristiyanlığın Tek'i Biricik kabul edememesi, onu sadece ba­ğımlı bir kişi olarak görmesi ve aslında bir toplumsal teori olmak­tan ileri gidememesi, yani hem insanın Tanrı'yla, hem de insanın insanla beraber yaşamasını konu edinen bir öğreti olması sonucu "Kendi olan" her şeye kötü gözle bakılır oldu, örneğin kendi çıka­rını gözetmek, kendi bildiğinde diretmek, kendi iradesiyle hareket etmek, Kendi-olmak, kendini sevmek, vb. Hıristiyanlığın genel bakış açısı, aslında dürüstlük içeren sözcüklere zaman içinde "namussuzluk içeren sözcükler" damgasını basmıştır. Bunları gene eski saygınlığına kavuşturmak yerinde olmaz mı? Örneğin [günü­müz Almancasında aşağılama, hakaret, utanç verici durum, ayıp anlamına gelen] Schimpf sözcüğü eskiden şaka (scherz) anlamına gelirdi, ama ciddiyete önem veren Hıristiyanlık, şakadan anlamaz ve hoşça vakit geçirmeyi ahlaksızlık sayardı. Aynı şekilde [günü­müz Almancasında arsız, yüzsüz, küstah anlamında kullanılan] frech sözcüğü, eskiden yürekli, cesur, atılgan anlamında kullanılır­dı. [Günümüzde günah, suç, cürüm yerine kullanılan] frevel söz­cüğü eskiden cesurca davranış, gözünü budaktan sakınmama an­lamını taşırdı. Vernunft (akıl) sözcüğüne de uzun süre yan gözle bakıldığı pekala bilinmektedir. Sözcükler zihniyete göre anlam değişikliğine uğramıştır.
168 syf.
·
Puan vermedi
Ee, Ne olacak şimdi ha?
Öncelikle Bu uzun yazıdan önce hazırladığım videoya buradan göz atabilirsiniz. youtube.com/watch?v=K1FIENB...
Anthony Burgess
Anthony Burgess
"İyilik içten gelir ve seçiliyor olmalıdır" Antony Burgess'in romanı Otomatik Portakal'ın dönüp dolaştığı mevzu tam olarak bu cümledir diyebiliriz. Roman bir distopyadır, insana dair bir umut
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,7bin okunma
·
Puan vermedi
Bütün değişimlerin temeli içinizden gelen yeni seçimlerle atılır mı? " Evet " Her şeyin zihinde başladığını , içimizdeki gücü farketmemizi, keşfetmeyi sağlayan, kendini kabul etmeyi farketttiren, içimizdeki sevgiyi nasıl kabul etmemiz gerektiğini nerde nasıl kullanılacağı belirten ve en büyük sevgi aslında içimizdeki tanrı sevgisi olduğu gösteren zihinsel olarak'ta ne istersek onu elde ederiz kısacası ne ekersek onu biçeriz. Aslında isteğimizle elde ederiz. Her şeyin zihnimize bağlı gerçekleştiğini bir çok gerçek hikâyelerle örnekler verilmiş. Özellikle ilahi adalet ve ilâhi gücü bu kadar güzel vurgulaması anlatması çok hoşuma gitti. Akıcı ve güzel bir kitap tavsiye edilir.. "Eğer istiyorsan ve istediğini alamıyorsan, yanlış istediğindendir." Birinin kendine ya da başkasına zarar vermesini gerektiren her işlem,her dua Tanrı'nın doğasına terstir ve yanlış istemektedir.Böyle bir durumda elbet cevap alacaksınız ve muhtemelen kötü niyetleri kendinize çekeceksiniz.Unutmayın ki ne ekerseniz onu biçersiniz.Bu yaşamın kanunudur.İnandıklarınız inandığın gibi verilir.
Her Şey Zihinde Başlar
Her Şey Zihinde BaşlarJack Ensign Addington · Yakamoz Yayınları · 2019119 okunma
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Nasılmış Bu Yaşam Denen Şey?
"Öyle miymiş?"... Ne var bu soruda? Belki üstten bir tavır, bir kinaye ya da bir bilmeyen kişinin sancısını belli edişi, bilmediğini öğrenme çabası ya da bir şey bilmesi ama bu bildiğinin ötekilerin bildiklerine uymayışı sonucunda duyduğu şaşkınlık, yabancılık... Hepsini tek hamlede düşündüren bir soru "Öyle miymiş?". Kitabı da
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?Şule Gürbüz · İletişim Yayınları · 20161,420 okunma
Reklam
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
bilimler kendi kendimize sorduğumuz en önemli soruların hiçbirini yanıtlamaz. neden hiçbir şey değil de bir şey var? hayat yaşamaya değer mi? iyi nedir? kötü nedir? özgür müyüz yoksa kararlı mıyız? tanrı var mı? ölümden sonra hayat var mı?
Çok Güzel Anlatıyor...
Tanrı öfkelenince kötü krallar yollar; onlara Tanrı'nın bir cezası diye katlanmak gerekir. Bu sözler pek yükseltici, örnek olucu sözlerdir kuşkusuz ama, bir politika kitabından çok, vaaz kürsüsüne daha yaraşmaz mı acaba?
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
"Yüreğim paramparçaydı. Halkın suçu yüzünden kız kardeşler, anneler ve eşler acı çekiyordu. Tanrı olsaydım bu onursuz halk için kadınlar yaratmış olmaktan pişmanlık duyardım!" . . .
Kedi Gezegeni
Kedi Gezegeni
mükemmel bir distopik roman örneği. Bu türü çok severim, ancak her distopik esere bayılmam, aralarında tekrar tekrar okurum dediklerim de
Kedi Gezegeni
Kedi GezegeniLao She · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022437 okunma
Reklam
Kötü, hırçın mı hırçın bir şeymiş. Bir gün bu kocakarı, arkasında tek bir hayır bırakmadan ölüyor. Şeytanlar kaptıkları gibi ateş gölüne fırlatmışlar onu. Kadının koruyucu meleği bunu görünce düşünmeye koyulmuş: Ah, yaptığı tek bir iyiliği hatırlasam da Tanrıya anlatsam!.. Derken birden hatırlamış, Tanrının huzuruna çıkmış. Bir gün bostanından bir baş soğan koparıp bir dilenciye vermişti, demiş. Tanrı, al o soğanı, göldeki kocakarıya uzat, demiş; ona tutunsun, kurtulmaya çalışsın. Başarırsa, varsın girsin cennete, soğan koparsa, talihine küssün kocakarı... Melek göle koşmuş, soğanı kocakarıya uzatmış: Tutun şuna kadın, demiş, yukarı çıkmaya çalış. Kadın usulca çekmeye başlamış, ama göldeki öbür günahkârlar bunu görünce birlikte kurtulmak için asılmışlar. O da hırçının biri olduğu için başlamış onları tekmelemeye: Sizi değil, beni çekiyorlar. Soğan da sizin değil, benim!.. diye bağırmış. Tam o anda soğan kopmuş, kocakarı yeniden göle düşmüş. O gün bugün gölde yanıyormuş.
Sayfa 470 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"En azından iyileşmiş görünüyorsun." "İzi kalacak" "Onu gören tek kişi olduğum için kendimi özel hissediyorum." "Belki de hayal gördük," dedim. "Mağara pek de güvenilir bir yer değildi." "Hayal görmedim, Nova." Bakışlarını da parmaklarını da yüzümden çekti. "Ama senin gördüklerini
Sayfa 200Kitabı okudu
Ne demektir ‘Köylü bizim efendimiz?’ Köylü kim, bir koca Gazi Paşa kim? Laf gelimi bir laftır bu... ‘Vatan millet yoluna zorlatmaktayım,’ anlamınadır. ‘Köylü takımına efendi dedikse, gerisini anlamalı,’ demektir. Bunca padişah gelip geçmiştir. Osmanoğullarından... Bunca tarih kitapları yazılmıştır ki, eşşek yüküyle yazılmıştır. Bak bakalım birinde
Dadal efendiKitabı okudu
556 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Germinal/Emile ZOLA Kitap hakkında ne söyleyebilirim diye düşündüm, hayır bir şey demeyeceğim, herkesin okuması gereken bir kitap, unutup tekrar okumak isteyeceğim bir kitap diyeyim başka da bir şey demem.:⁠-⁠) Tanrı da biliyor ya, kimseden bir alıp veremediğim yok, ama zaman zaman bunca haksızlığa dayanamıyorum./Syf.173 İşin asıl kötü yanı
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
·
Puan vermedi
Sartre bu işi yapıyor!
Uzun bir ileti olacağa benziyor, siz okumadan ona göre önce belirtmek isterim.* İncelemeye önce kitaba aldığım notlar ile daha sonra kitabın içeriği ile başlayacak ve bağlayacağım. İnsan kendi özünü seçiyorsa en büyük şeyi başarabilmiş, varlığını gerçekleştirebilmiştir. Öyleyse Tanrı buna neden yasak koyar? Benim özüm, Tanrı'nın
Varoluşçuluk
VaroluşçulukJean-Paul Sartre · Say Yayınları · 20193,165 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.