.... Sen çok güçlü bir kadınsın “Sen çok güçlü bir kadınsın, böyle ne istediğini, nasıl davranması gerektiğini bilen kadınlar benim çok hoşuma gidiyor, kimseye bağlı değilsin.” Bu sözleri, otobüs durağında benimle birlikte bekleyen çiftin konuşmasına kulak misafiri olduğumda duydum. Meselemiz bu türden modern kadın tarifleri. Kimseye ihtiyacı
iyi saf temiz olduğunda, sürüm sürüm süründürler, kullanırlar, enayi ahmak akılsız gibi görürler. Kötü bencil Olsan, zarar veren olmaz, fakat çirkinleşirsin ve güzeli göremezsin. Ortalık çirkin insan membası.
Reklam
Deneyimlediğim en kötü his:
Hayatını her yönden ve her gün yeniden mahveden insanın mutluluğunu izlemek..
İnsan, karşılaştığı kişilerin kalıntısıdır.” Hayatın akışı içinde bir yerlerde bir şekilde, hayatımıza girip çıkan herkesin bir izi kalır hayatımızda. Bu, bazen iyi bazen kötü bir izdir ama kalıcıdır. Kişilik, bu izlerin içinden kendimizi nasıl inşa ettiğimizdir.
“İnsan koşarak gittiği yerlerden çekilir, heyecanla aradıklarından uzaklaşır, çok sevmesine rağmen mesafelenir... Çünkü zordur yüklediğin anlamın altında kalmak. Zarifoğlu diyor ya "Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim." Bazı şeyler, en iyi yerde noktalanmalı.
Beklemezsen hayal kırıklığına uğramazsın, sormazsan reddedilmezsin, sevmezsen üzülmezsin derken bir baktım hiçbir şeye, kimseye, yere yatırım yapmaz oldum. Insanları dahi yeni sekmede açmaya başladım. Gideceğin zamanı bilmek, "nasılsa kalmayacağırı"la bir işe başlamak sadece maymun iştahımı besledi. Dağıldım da dağıldım. Ruhum aç kaldı. Göç-göçebelik benim seçimimdi ancak gittiğim her yere kendimi de götürünce, tek bulduğum aynı bokun lacivertinin tonları oldu. Köyler, pansiyonlar, manastırlar, damlar, yatmadığım yer kalmadı. Yine uyku tutmadı. Önce kendimle kalamıyordum ki başka bir yerde kalayım. Her yerde biraz ev, biraz insan edindim. Ancak ağaç pozuna geçip köklendiğimi düşündüğüm her yer evim olamazmış. Bir günde Buddha olunmuyormuş. Tüm çelişkiler kötü değilmiş. Zaten iyi-kötü, doğru yanlış, ya sev-ya terk et'lerle yaşamak çok zormuş. Mesele inadına emek vermekmiş, orta yolu bulmakmış. Öyle hemen kaçmamak, gitmemekmiş. Bir ev lazımmış. Önce kendine ait olmak gerekmiş. Sonradan anladım, göç yolunda ayıktım.
ayduş

ayduş

@yenilgiyillari
·
29 May 23:45
seçilmiş evsizlik
Bu belirsizlik ve sınırsızlık halinde kendimi bir şeylerle tanımlamak ihtiyacındaydım. "Bir akım, bir öğretı, bir din, bir adam çıksın da karşıma peşinden gideyim" halindeydim. Acaba Budist olabilir miydim? Ya yogini? Benim bu yaptıklarımı yapanlara bir şey deniyor muydu? E ben, o olsaydım ya. O kalıplara girmek için nereye gitmek gerekiyordu? Hemen bavulumu toplayıp yola çıkabilirdim. Pazartesi simya atölyesine gidebilirdim. Ama bunun daha Sali'sı, Çarşamba'sı, Perşembe'si de vardı. İlla bir ara giderdim. Gitmedim, gidemedim, güdülenemedim. Gördüğüm her şeyi yapmış olmak istedim, yapmak vakti gelince de beceremedim. Yoldaki her kemik parçası için durunca haliyle ne aradığımı da unuttum. Hem genç, hem aç, hem de yaralıydım. Hem ne aradığımı bile bilmiyor, hem karnımı doyurmaya çalışıyor, hem de teselli bulmaya çalışıyordum. Teslim olmak isterken gardımı daha da kuvvetlendirdim. Ruhumun halihazırda duymakta zorlandığım kısık sesini iyice susturdum. Hayli yedim, biraz dua da ettim ama sevme işini pek beceremedim. Seçilmiş evsizliğin yan etkisi duygusal yatırımsızlıktan hastalandım.
Reklam
"Ben artık mecbur olmaktan ve alışmaktan nefret ediyorum neden bı insan yapmak istemediği şeylere mecbur bırakılırki neden insan kötü olan şeylere alışırki bak hayat çok acımasız ve bunu yine yüzümüze vurdu."
"insan olmayan insanlar" ne demek?
sahi ne demekti insan olmayan insanlar? bu kategoriye girmek ya da çıkmak için ne gerekiyordu? "insan olmayan insanlar"ın sadece "insan" olduğunu kavramak zor muydu? güzel bulduğumuz, "iyi" kavramına dahil ettiğimiz insanları "insan" sayıyor lakin çirkin bulduğumuz, "kötü" kavramına dahil ettiğimiz insanları "insan olmayan insan" ya da benim tabirimle "insansan" grubuna dahil ediyorduk. iyi ve kötü diye bizim icat ettiğimiz iki kavrama. iğrenç, aciz olan insanları "insan" kategorisine yani bizim de bulunduğumuz kategoriye dahil etmek istemeyecek kadar kendimizi üstün sanan acizlerdik. insan her zaman insandı; tüm kana susamışlığı, tüm iğrençliği ile. zaten bu yüzden insan değil miydik?
Bir şey farkettim de biz neden bu katliama, soykırıma sesini çıkarmayana karşı böyle hoşgörülü alçakgönüllüyüz. Yok efendim bu din savaşı değil bu sadece Müslüman davası değil vs diyoruz öyle olsa ne olacak. Diyelim ki Müslüman davası din davası veya savaşı böyle olunca olanlara göz mü yumulmalı? Ölenlerin ırkı dini çok mu önemli? Kafası kopan bebeklere dine göre mi merhamet ediliyor. Hani çocuklar masumdu savunmasızdı, yada hiçbir suçu olmayan insanlara destek olunmalıydı. En kanlı savaşlarda bile dokunulmadı sivillere o zaman ayrım yoktu da şimdi mi çıkardık ortaya? Merhametin zerresi bulunmayan insanlara yok bu şu davası bu davası bu yüzden tepki gösterelim demekten sıkıldım ve utanıyorum. Her ne davası olursa olsun insan canından önemli mi ki bunlar savunmasız insanlar bebekler hayvanlar kadınlar! Şiddete tepki göstermek için (bu şiddetten çok daha fazlası) illa bir şey mi ortaya atmak gerek. Her kim olursa olsun buna sessiz mi kalmalıyız ki bir yerlere dokunmaya çalışıyoruz. Bu Her ne savaşı ve davası olursa olsun ses çıkarmak zorundasınız bu sizin keyfinize göre bir şey değil. Sırf zararı size dokunmuyor diye üç maymunu oynayamazsınız. Ve o iğrenç zihniyetlerinizi belki değiştirebilirsiniz diye türlü şekillere sokmak zorunda değiliz. Evet bu Müslümanlık davası, evet insanlık davası evet ölenler Müslüman ve kimin hangi dinden olduğu sizi zerre ilgilendirmez ama şiddete ses çıkarmak için herhangi bir dine mensup olmak zorunda değilsiniz ama dur demek zorundasınız bu cılız bir tepki olsa bile! Çünkü kötü olan bir şeye tepki göstermek için şart arıyorsanız bu zulmü yapandan daha aşağılıksınız demektir!
Hüzün Mevsimi
Gece bir tabut gibi çöker omuzlarıma bir ölünün iç çekmesi olur rüzgar hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta hasreti bir ben bilirim bir de gecenin gözlerindeki baykuş baykuş kötü kuş baykuş çirkin kuş onu hüznümle güzelleştiririm. hüznümle süsler. bir damın üstüne oturturum süsler. Damımın üstüne oturturum-sizi hiç
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.