Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...DP büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş ve 27 yıllık CHP dönemi sona ermiştir. 22 Mayıs 1950'de Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakan oldu. Atsız'ın hocası Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Milli Türk Talebe Birliği'nin eski başkanlarından Tevfik İleri Ulaştırma Bakanı idi. Birkaç ay sonra, 11 Ağustos'ta yapılan
Yaşamak sadece şehir insanının hakkıymış gibi bir kanı var hepimizde. Köylü yaşadığı dünyanın kıymetini bilmez, ona ağaç sebze meyve veriyorsa ağaçtır, toprak sebze veriyorsa toprak. Şehirdekinin hayali bir ağaç altıdır işte, varsın ağaç kuru ağaç olsun, onlar onu da seviyor.
Sayfa 20
Reklam
Dinin Günümüzdeki İşlevi Üzerine
Tüm dinler arasında en yaygını olan "popüler din", metafizik ayrımlarla hiçbir zaman çok fazla ilgilenmedi ve çağlar boyu ana prensip olarak hayatın kaygılarından, hastalıktan, felaketlerden, sefalet ve açlıktan kurtulmak adına gerçekçi yollar bulmaya odaklandı. Antik dönem Zenginlik Tanrısı Tsai Shen'in ideolojik trendlerden
Sayfa 121
“ Çok değil,daha düne kadar devlet memurlarımızın rüşvet yediğinden, ülkemizde ne yol, ne ticaret, ne de adalet olmadığından bahsediyorduk…” “ Evet, doğru, siz 'muhbir' olmalısınız; öyle adlandırılıyordu sanırım. Suçlamalarınızın çoğuna katılıyorum, ancak…” “ Fakat daha sonra anladık ki; Rusya'nın acıları hakkında nutuk çekmek, bizi alçaltmaktan, bizi birer bilgiç yapmaktan başka bir işe yaramıyor; güçlü ruhlarımızın, vicdanlarımızın faydası olmadığını, zamanımızı boş sözlerle geçirdiğimizi gördük. Her şeyden konuşurduk: Sanattan, parlementodan, avukatlardan, yaradılıştan ve daha nelerden… Ama ne yararı vardı? Oysa asıl konu, günlük ekmek parasıdır, bizi bezdiren boş inançlarımızdır, yanlarında çalışanların namussuzluğu yüzünden iş adamlarının batmasıdır, hükümetin sağlamaya çalıştığı özgürlüğün bile iyi bir değişiklik olmadığıdır, zira köylü, meyhanede son kuruşuna kadar içip sızabilmek için, kendi malından bile çalacaktır.” “ Şimdi anlıyorum…Bunca yıldan sonra siz de hiçbir şeyi ciddiye almamaya karar verdiniz.”
Sayfa 67 - Morpa Kültür Yayınları, Ivan Turgenyev, Babalar ve OğullarKitabı okuyor
" ... Anadolu'da köylü kadınları şuhluktan, naz ve işveden o kadar yoksundur ki, onların hangi biriyle, böğür böğüre, koyun koyuna yatsam, vücudumun hiçbir şey duymayacağını tahmin ediyorum. İhtimal ki çok da fena kokarlar. Kendileri hakkında, bu hislerimi içgüdüleriyle sezdikleri için midir, nedir bilmiyorum, onlar da, bana her rastgelişlerinde, arkalarını çeviriyorlar. Yahut - eski Yunanlılar devrinde yas tutan kadınlar gibi- yere çömelip başlarını örtüyorlar. Ve benden başka hiçbir erkeğe bu hareketi reva görmüyorlar. Buraya geldiğimin bilmem kaçıncı haftası idi. Mehmet Ali'ye sordum: - Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar? - Yabansınız da ondan, beyim. Bu "yaban" lafı önce beni çok kızdırdı. Fakat sonra anladım ki Anadolulular, Anadolu köylüleri tıpkı eski Yunanlıların kendilerinde başkasına "barbar" lakabını vermesi gibi her yabancıya yaban diyorlar. Bir gün ... Bir gün, onlara, ispat edebilecek miyim ki, ben bir "yaban" değilim. ... Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum Türk"entelektüel"i, Türk aydın, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir. ..."
İletişim Yayınları
Ve kadınlar, Taşbaş suretinde gelen adamdan konuşuyorlardı. Şaşkınlık içindeydiler. Taşbaş suretinde, Taşbaşın evine konuk gelen adam o kadar da Taşbaşa benzemiyordu ya ... Azıcık da benziyor. Hiç de yüzünde ermiş ışığı yok. Kararmış, buruş buruş olmuş, sarkmış, kurumuş bir yüz. Tam yılgın, kederli, acılı bir köylü yüzü. Yüz bin yıl gün altında kalmış. Kadınlar bir de Taşbaşın karısının bu adamla yatıp yatmadığını merak ediyorlar, bunu biribirlerine söylemiyorlardı ama, hepsi de düşünüyordu. Aynı alaçıkta, çırılçıplak, hiç yatmazlar mı? Eğer yatmışlarsa, Kırklar dağındaki, kırk yeşil sakallı ermiş içindeki Taşbaş Efendimiz ne derdi buna? Belki de ermiş Taşbaşın ta kendisiydi bu adam. Yorulmuş, yılmış, hükümetten dayak yemiş, aç kalmış da bu hale gelmiş bir Taşbaştı. Yüreklerinin ta derininde, bu adamın öz bir Taşbaş Memet olduğu vardı. Herkes içinden böyle düşünüyor, ama tam tersine inanmak için kendisini zorluyordu. Gene de şaşkınlık içindeydiler, ikircikliydiler. Ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Belki de, belki de bu Taşbaşın hiç ermişliği falan yoktu.Taşbaşın evinin üstüne sağılan o ışık uydurmaydı. Kim görmüştü ışığı? Kendi bile demiyor muydu, bende iş yok, benim gibi bir günahkardan ermiş olur mu? Ermiş olan hiç buyar da donar mı? Ne düşünüyorlarsa, o an ona inanıyorlardı.
Reklam
- Değişik toplumlarda değişik davranışlar olur. Toplumsal olaylardan haberi bile olmayan, anlayışı kıt bir köylü kadını gibi konuyuyorsun kimi vakit. Ne dediğini bilmiyorsun. - Ben yalnız durumum bakımından köylüyüm, yaradılışım bakımından değil!
Sayfa 285 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
Güzel giysiler güzel kadınlar yaratır. Günlük giysileriyle kimsenin gözüne çarpmayan bir köylü kızı, son moda giysiler içinde göz kamaştırıcı bir güzel olabilir. Gece hayatı yaşamaya alışık kentli kadınlar ise köylü kızı kılığına sokulacak olsalar, çoğunlukla pek acınacak yaratıklar haline gelirler.
Sayfa 272 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
459 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Biraz aradan sonra serinin ikinci kitabını okuyabildim. İlk kitapta İnce Memed'in Memed olma hikayesine şahitlik etmiştik. Memed' in fedakarlıklarını görmüştük. Canla başla savaştığını görmüştük haksızlığa karşı bütün kayıplarına rağmen. Gel gör ki Abdi Ağalar ölümsüz, zulümleri bitmek tükenmek bilmez imiş. Köylü, bir adamı bir severmiş bir sövermiş ona . İncecik Mehmed Koca Çukurova'ya sığamamış. Bu kitapta bu sürece şahit oluyoruz. 1.kitaba göre biraz daha Mehmed'den bağımsız olaylar söz konusu. Mehmed'in vücudundan ziyade Mehmed'in hayaleti, Mehmed'in efsanesi dolaşıyor Çukurova'da adeta . Mehmed olaylar gerçekleşirken olanları sindirme sürecinde, işin içinden nasıl çıkacağının içsel muhasebesinde bu kitapta daha çok. 1. Kitap kadar hareketli gelmedi ama yazarın aynı başarılı betimleri mevcut. Yine hikâye beni içine aldı.Yine çok beğendim, tavsiye ederim
İnce Memed 2
İnce Memed 2Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202029,3bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Biat etmiyorsan yoksun, hain ve „âdi“sin
Gazete Duvar'da şöyle bir haber okudum: "Prof. Dr. Yılmazçelik ile Doç. Dr. Erdem`in birlikte kaleme aldıkları “II. Abdülhamid Döneminde Dersim Sancağındaki İdari Yapı ve Ulaşım Ağı” başlıklı makalelerinde, 1892 tarihli Mamuretülaziz (Elazığ) vilayetine ait salnameden (yıllık) gerçekleştirdikleri doğrudan alıntıda “Kürt” kelimesini “
Börklüce Mustafa  Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler
Börklüce Mustafa Güneşin Altında Çarmıha GerilenlerLeopold Schefer · Ceylan Yayınları · 20199 okunma
Osmanlı’yı tercih eden Bizans köylüsü
Kısacası Bizans’ın itici gücünden kaçan ahali için Osmanh nizamı bir çekim alam oluşturmaya başladı. Çünkü Hristiyan Anadolu ahalisi, bozuk Bizans düzeninin kendileri için gün den güne tahammül edilemez hâle geldiğini görüyor, bölgeleri ele geçiren OsmanlIların bu sorunu Gordion düğümü gibi bir hamlede çözdüklerini görüyorlardı. Düşünsenize tekfurların ağır vergisi ve angaryası altında ezilen bir Hristiyan Rum köylü, Osmanh idarecilerinin arzın tahammülüne göre kendisini vergilendirdiğini görüyor, derin bir nefes alıyordu. Ayrıca Osmanh Devleti’nin başma diktiği görevlinin hiç bir şekilde mülkiyet sahibi olmadığını hatta mîrî arazi denilen şeyin padişahın bile mülkü olmadığını anlıyor ve hafif vergi lerle, düzenin bozulmaması için sistemin saat gibi işlemesini sağlayan Müslüman Osmanh yöneticilerini derebeyleşen Bi zans kaosuna tercih ediyorlardı.
“Bakın şu ellerimize. Ne kadar güçlüler. Hükümetlerinizi, saraylarınızı, sürdüğünüz sefaları sizden alacağız. İşte o günden itibaren tarladaki köylü gibi, şehirdeki aç kalmış kavruk çırak gibi ekmeğinizi kazanmak için siz de çalışacaksınız...”
Jack London
Jack London
#1Mayıs
Muhtemeldir ki, bazı tarihçiler "köylü" terimini yalnızca bu anlamıyla kullanmış ve onu "sınai olmayan" kelimesinin eşanlamlısı olarak görmüştür, "sınai" ve "köylü" milletler arasındakı büyük zıtlığın sebebi de budur.
Sayfa 39 - VakıfBank Kültür YayınlarıKitabı okuyor
''Size, vatanını inşa edenlere diyorum ki: İnşaat işçisi olun. Halkın refahının işçisi. Halk bilincinin işçisi. Halkın vicdanının işçisi. Hayatınızda kim olmak isterseniz ve olduysanız : doktor ,profesör,işçi ,öğrenci,tüccar,subay,râhip,memur,köylü,nâzır;bu yeteneğinize başarı ya da başarısızlılığınıza bağlıdır ama bunu unutmayın ki :Siz vatanınıza ve halkınıza bedeninizin,aklınızın ve ruhunuzun tüm gücünü vermelisiniz.!''
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.