…Türküz, gideriz Kızılelmaya.
Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz. Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türküsü alır yürür. Maddileşmiş bir insan vatan için ölür mü? Bencil bir insan muhtaçlara yardım eder mi? Milletine inanmayan bir adam yabancı ile işbirliği yapmaz mı? Erdemi gülünç bulan birisi çalıp çırpmaz mı? Kızılelma, Türk milletinin manevi besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse; Türk milleti de “Kızılelma” kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor. Fakat artık bu devir kapanmıştır. Gittikçe uyanan milli şuur karşısında gaafiller ve hainler, Türk milletini daha çok aldatamayacaklardır. Kızılelmanın yolunu kapatamayacaklardır. Ziya Gökalp’ın mısraları düsturumuz olacaktır: Demez taş, kaya Yürürüz yaya... Türküz, gideriz Kızılelmaya.
KızılelmaKitabı okudu
İslam neden bildiği yoldan gitti ve Bir Akıl Çağı, bir Aydınlanma ve bir Hümanist Devrim yaşamadı? Bazı tarihçiler Kuran'daki savaşa çağıran bölümlere işaret ediyorlar, ama bizim soykırıma çağıran kutsal metinlerimizle karşılaştırıldığında bunların hiçbir önemi yok ve hiçbiri zekice tefsirlerle ve zamanla değişen normlarla üstesinden
Sayfa 404Kitabı okudu
Reklam
Hüseyin Nihal Atsız
Kızılelma, Türk milletinin manevî besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse, Türk milleti de "Kızılelma" kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.
Sayfa 22 - ÖTÜKEN YAYINLARIKitabı okudu
Kozmopolitizm, çocukluk bağlıklarına ihtiyaç duymayan yetişkinlerin ulusudur.
Sayfa 261 - Fakülte Kitabevi Yay.Kitabı okudu
Kızılelma, Türk milletinin manevi besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse, Türk milleti de "Kızılelma" kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.
Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz. Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türküsü alır yürür. Maddileşmiş bir insan vatan için ölür mü? Bencil bir insan muhtaçlara yardım eder mi? Milletine inanmayan bir adam yabancı ile işbirliği yapmaz mı? Erdemi gülünç bulan birisi çalıp çırpmaz mı? Kızılelma, Türk milletinin manevi besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse; Türk milleti de "Kızılelma" kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.
Reklam
Birbirine zıt iki görüş vardır ki ikisi de eşit derecede sapıktır. Biri Nasyonal Sosyalizm, öbürü de Kozmopolitizm. Kozmopolitizm, ben dünya vatandaşıyım, benim memleketim ve bağlı olduğum bir kültürüm yok türünden bir zırvadır. Nasyonal Sosyalizm de her şey benden sorulur der ve buna ayriyeten muhayyel bir takıntı bağlar, o da ırktır. İnsanların arasında biyolojik olarak bir kavmiyet hadisesi yoktur.
Sayfa 39 - Ş. Teoman Duralı "OSMANLI'NIN YIKILMASININ SEBEBİ KAVMİYETÇİLİK MİKROBUNUN BULAŞTIRILMASIDIR"Kitabı okudu
Kızılelma, Türk milletinin manevî besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hattâ zehirli nesneleri yerlerse, Türk milleti de "Kızılelma" kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.
168 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Başta Enternasyonalizm, Kapitalizm, Kozmopolitizm, Aile, Vatanseverlik, Edebiyat gibi konularda "sol ve sol düşünce" olarak isimlendirilen cenahin içe dönük tartışmalar, yazara göre de eleştirilee olarak okunabilecek bir kitap. Bir diğer açıdan bakarsak yazar savunduğu ve öne sürdüğü fikirleri birer ileti olarak isimlendirmekte yani polemiğe girmekten kacinmamaktadir. Aslında günümüz siyasal ve kültürel çevrelere de bir eleştiri de getiriyor kanımca. Çünkü günümüzde Byung Chul Han in tüm kitaplarında dile getirdiği bir olumluluk toplumundan, herşeyi olumlalayan ayrıca acıdan kacirtan bir siyasal ve edebi çevre ile karşı karşıyayız. Ve bu durum olası ya da yapılması gereken tartışmalardan kaçınılması ni beraberinde getiriyor. Polemiğe giren ya da girmek isteyen güçlü bir altyapıya sahip olmalı fikrini her şekilde savunabilmeli. Günümüzde polemiklerin yaşanmaması özellikle ülkemizde hakim baskıcı mentalatiteden mu kaynaklanıyor yoksa eskisi gibi insanların benimsediği fikirlere yeteri kadar sahip cikmamasindan mi?
Polemikler-Siyasal Kültürel
Polemikler-Siyasal KültürelOrhan Koçak · Metis Yayıncılık · 20199 okunma
Yurdunu Arayan Bir Göçebe ya da Kavramını Arayan Bir Coğrafya: Kemal Tahir
Asya, Avrupa ve Afrika'nın kesiştiği bu coğrafya, tarih boyunca kültürel bir çeşitlilik (kozmopolitizm) kadar, bir denge merkezi de oluşturmuştur.
Reklam
İstanbul her zaman İstanbul değildi. Byzantion’du, Constantinopolis’ti, İkinci Roma’ydı. Orta Bizans döneminde sadece Polis, Osmanlı döneminde Kostantiniyye, İslambol, Dersaadet ve daha birçok şeydi; ama hiçbir zaman sadece İstanbul değildi. 20. yüzyılın ilk yarısında İstanbul adı dışındakiler neredeyse tümüyle silindi. Her biriyle bir başka göndermeler takımının gündeme geldiği bu anlamlar dünyası bir zamanlar çok üyesi olan bir kozmopolit yerleşmeler ailesinin en büyük kentini anlatıyordu. Bu kozmopolitizm aşındıktan sonra başka bir kent doğmuştu ama sayısız değişkene göre çeşitlenen bireyselliklerin, tercihlerin ve dışavurumların kenti olurken adını da tekilleştirmişti. O, bugün Türkiye’de ve dışarıda hemen herkes için artık yalnızca İstanbul. #İsimlerinŞehriİstanbul
Bir topluluktan ortak ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz. Ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. Böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz. Bencillik, kabalık, rüşvet, iltimas ve namussuzluğun türküsü alır yürür. Maddileşmiş bir insan vatan için ölür mü? Bencil bir insan muhtaçlara yardım eder mi? Milletine inanmayan bir adam yabancı ile işbirliği yapmaz mı? Erdemi gülünç bulan birisi çalıp çırpmaz mı? Kızılelma, Türk milletinin manevi besinidir. Açlar yiyecek bulamadıkları zaman nasıl faydasız, zararlı, hatta zehirli nesneleri yerlerse; Türk milleti de “Kızılelma” kendisine yasak edildiği için marksizm ve kozmopolitizm gibi zararlı ve zehirli fikirlere el uzatıyor.
Laikperest kültürden ne çıkıyor? 
İslam medeniyeti, ilk bin yılında dünyanın en başarılı, dinamik ve yaratıcı uygarlığı olmuştu. Büyük bilim adamları, sanatçılar ve düşünürler, Ortaçağ'da zaten hemen hep Müslümanlar arasından çıkmıştı. Amerikalı Yahudi tarihçi Martin Kramer, bu gerçeği teslim eder ve “eğer 1000 yılında Nobel ödülleri veriliyor olsaydı, hepsini Müslümanlar alırdı” der. İslam'ın böylesine görkemli bir altın çağı olduğuna göre, demek ki bu din “terakkiye mani” değildir. Ve demek ki sorun İslam'da değil, başka bir şeydedir. Bu “başka bir şey”i araştıran Bryan Turner veya Fernand Braudel gibi Batılı tarihçi ve sosyologlar, bizde de Sabri Ülgener veya Erol Güngör gibi düşünürler, meselenin özünde “ekonomi”nin yattığını keşfettiler. Gördüler ki, İslam'ın ilk yüzyıllarındaki görkeminin altında, Kur'an'ın getirdiği küresel vizyon kadar, dünya ticaret yollarının merkezinde yer alan Ortadoğu'nun dinamizmi yatıyordu. Ticaret, sadece zenginlik değil aynı zamanda “sosyal hareketlilik” ve “kozmopolitizm” de yaratıyor, Müslümanların farklı kültürleri tanıyıp onlardan yeni fikirler ve teknikler edinmelerini de sağlıyordu.  Laikperest kültürden ne çıkıyor? 
Resim