Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çevresine duvar örmemiş, kazandıklarıyla, biriktirdikleriyle, öğrendikleriyle kendini yük altına sokmayan, zamanın dışında, zamanın ötesinde, güven aramadan, güven peşinde koşmadan yaşayan bir zihin. İşte böyle bir zihin için yaşam olağanüstü güzel bir şeydir. Böyle bir zihin başlı başına yaşam, yaşamın ta kendisidir.
Hayatın tamamını anlamalısın, sadece küçük bir parçasını değil. İşte bu nedenledir ki okumalısın, bu nedenledir ki göğe bakmalısın, bu nedenledir ki şarkı söylemeli, dans etmeli, şiirler yazmalı ve acı çekmeli ve bütün bunların yaşam olduğunu anlamalısın....
Reklam
İnsanın dramı sanki başka türlüsü de olabilirmiş gibi görünmesine rağmen yaşamın tadına varamaması yaşamın keyfini gereği gibi çıkaramamasıdır. Karmaşık çelişkili düşünceler ve duygular arasında korkular ve kaygılar içinde bocalayan ne istediğini ne istemediği tam olarak bilemeden tatsız bir yaşamı sürükleyip duran insanın bu durumu gerçekten acıklı… ya da şöyle söyleyelim: insan kendi kendinden habersiz koşar adım ölümüne yol alıyor.
Önemli ve anlamlı olan, geleneğin yarattığı değerleri ve insanların söyledikleri tüm o iyi, faydalı, kayda değer şeyleri kabullenmeden araştırabilmektir. Kabul ettiğiniz anda uyum göstermeye, taklit etmeye başlarsınız. Ve bunlar insanı asla özgür ve mutlu kılmaz...
Kendini inanç ile, ulus ile, gelenek ile ayırdığında, bu ayrım şiddeti doğuruyor. Öyleyse şiddeti anlamayı arzu eden bir kişi herhangi bir ülkeye, herhangi bir dine, herhangi bir politik partiye ya da bir grupsal sisteme ait değildir; o kişi insanlığın tümünü anlamanın peşindedir.
Gerçeklik yolu olmayan bir ülkedir. İnsanlar oraya herhangi bir organizasyon, inanç sistemi, dogma, rahip, ritüel, felsefe sistemi veya psikolojik teknikle ulaşamazlar. İnsanlar onu ilişkilerinin sayesinde, gözlem yaparak ve kendi zihninin bütününü görerek bulmak durumundadır;
Reklam
Anlamak ile görmek aynı şey değildir, anlamak değişimdir!
Sadece sessizce dinleyin… Neden oynamak zorunda olduğunuzu, neden yemek yemek zorunda olduğunuzu, neden nehre bakmak zorunda olduğunuzu, neden zalim olduğunuzu sormuyorsunuz, değil mi? Bir şeyi yapmak istemediğinizde başkaldırıyor, neden yapmak zorunda olduğunuzu soruyorsunuz.
Hayır' demek 'evet' demekten çok daha önemlidir. 'Hayır' demek en yüksek düşünme biçimini gerektirir, çünkü 'hayır' demek olumsuzlayarak düşünme anlamına gelir yani yanlış olanı görme
Şiddet sadece bir başkasını öldürmek değildir. Bir keskin söz kullandığımızda, bir kişiyi dikkate almayan bir davranış yaptığımızda, korkuyu hissettiğimiz için itaat ettiğimizde bunlar da şiddettir.
Reklam
Yaşamın bütününü anlamanız gerek, sadece küçük bir parçasını değil. îşte bu yüzden okumak zorundasınız, işte bu yüzden gökyüzüne bakmak zorundasınız, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız; çünkü tüm bunlar hayattır
Dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz, onlardan yalnızca yararlandığımız için yaşamla bağımızı yitirdik. Şefkat duygumuzu, duyarlılığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik; doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz.
Kim olduğunu öğrenmeye başlarsan, değişmeye çalışmasan bile, dönüşüm çoktan başlamış demektir.
Ama okumak, oynamak, gülmek, zalim olmak, iyi olmak, nehri, bulutları görmek, tüm bunlar hayatın parçalarıdır; ve okumayı bilmezseniz, yürümeyi bilmezseniz, bir yaprağın güzelliğini takdir edemezseniz, yaşamıyorsunuz demekti
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.