Ne çok isterdim tek bir çocuğun ahının, koskoca devletleri tuzla buz etmesini, orduları bozmasını, ölüm kusan savaş uçaklarını düşürmesini...
|Zülfü Livaneli
'Hayatımın en önemli manevi sorunlarını hiçbir zaman anlamayacak olan bir kadını sevebilir miyim ben?' diye soruyordum. 'Bir kadını sırf güzelliği için sevmek mümkün mü? Bu bir heykeli sevmek gibi bir şey olmaz mı?' diyordum ama, kendi duygularıma inanmadığım halde, daha o zaman onu sevmeye başlamıştım bile.
"Diyelim ki senden bazı şeyleri sakladım, ama hiç yalanım yok. Şu dalda çiçeğe durmuş bir tomurcuk görsem, 'bak, işte bir erik' desem, yalan mı olur? Kesinlikle olmaz, sadece gerçeği bir mevsim erken söylemiş olurum."
Sanat, şeytanlar tarafından zapt edilmek gibi bir şeydi. Sanat sizi öldürene kadar dans ettirirdi. İçinize girip sizi ele geçirir, sonra da yok ederdi. En azından, sıradan kadın halinizi yok ederdi.
Pansiyonda kalan bir adam, orada kalan başka birini -pejmürde bir kadını- gizlice gözetlemeye başlar ve onun uzaylı olduğunu öğrenir; kadın her akşam, işten eve gelince soyunup yere yatmakta ve başının tepesine ince, düz, insan şeklinde bir derinin baş kısmını geçirmektedir. Sonra bu derinin içine akıp balonun içine akan su misali doldurmaktadır. Doldurulan deri, artık o kadının kendisidir; boşalttığı derisini ise rulo yapıp kaldırır. Bu durum tekrarlandıkça, röntgenci adam nihayet kendini tutamaz ve müdahale etmeye karar verir. Kadın dışarıdayken, adam onun derisini çalar ve olacakları görmeyi bekler. Kadın eve gelince, ikinci derisinin kaybolmuş olduğunu görür. Sessizce ve âcizce beklemekten başka bir şey yapamaz. Kısa süre sonra da alevler içinde kalıp cayır cayır yanar. O da ikinci benliği olmadan yaşayamayan biridir.
Thoreau'nun söylediği: "Tutsaklığın korunduğu ve hükümetçe himaye edildiği bir memlekette namuslu bir vatandaşa düşen yer hapishanedir" sözünü hatırlıyordu.
Bir kez daha oğlum, bütün gezilerinin tanığı olan ve şimdi seni ilk kez yabana götüren bu denizin kıyısında yeniden doğuyorum. Sen Roma'da "Afrikalı'nın oğlu"ydun; Afrika'da "Rumi'nin oğlu" olacaksın. Nereye gidersen git, birileri sana derinin rengini ve dualarını soracak. Onların itkilerini hoşnut etmekten uzak dur! Oğlum, çoğunluk önünde boyun eğmekten kaçın! İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Yahudi olsunlar, seni olduğun gibi kabul etmeliler, ya da seni yitirmeyi göze almalılar. İnsanların görüşünü dar bulduğun zaman kendi kendine Tanrı'nın ülkesinin çok geniş olduğunu söyle; O'nun elleri çok geniştir; O'nun yüreği de çok geniştir. Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama.