Selçuk Bey
Oğuz Yabgu Devleti sübaşısı Dukak'ın oğludur. 900 yılında doğduğu tahmin edilmekteyse de olay örgüsüne bakıldığında bu tarih çok da mantıklı görünmez. Selçuk adının "küçük sel" anlamında Selçuk-Selçük olduğu, "küçük sal” anlamında ise Salçuk şeklinde okunması gerektiğini savunanlar bulunmaktadır. Nitekim Seyhun nehrinde kullanılan saz ve kamışlardan yapılan bir salda doğduğu için bu adı aldığı kabul edilmektedir. Diğer bir görüşe göre de adını Kırgızların Muz (Buz) Dağ adını verdikleri SelTağ'dan almıştır. Türkçede "mücadeleci” anlamına gelen salçuğ kelimesinin hareket noktası olduğu bir diğer görüştür. Babasının ölümünden sonra genç yaşta onun yerine sübaşı olan Selçuk etkinlik kazanınca düşman da kazanmış ve öldürülme tehlikesi yaşamıştır. Selçuk'un tahtı ele geçirmesinden endişe eden Yabgu, onu öldürme planları yaparken Selçuk kaçarak Cend'e gelmiştir. Cend'e gelme sebepleri arasında Kıpçak saldırıları, yer ve otlak darlığı, Karahanlıların güçlenmesi, hatta küçük bir buzul çağı yaşanmış olması gösterilir. Yüz yaşını geçmiş bir şekilde 1007 veya 1009 tarihinde vefat etmiştir.
Sayfa 14 - Kronik Kitap
"Her boy kendi beyinin başkanlığında sosyal, idarî ve siyasî bir teşkilâta sahipti. Bu mevkide ırsî olarak bulunan bey, yurtların korunması, vergilerin toplanması, göç zamanında boyun disiplini ve ağıllar arasında anlaşmazlığı çözmek ve güvenliğini sağlamak gibi sorunlarda tek söz sahibi idi. Boy beylerinin nüfuz ve itibarları göç esnasında çok yükselirdi. Göçler, çatışma ve kavgalara neden olduğundan boybeyleri ve boydaşlarının teşkilâtçı ve savaşçı yeteneklerini kuvvetlendirir; her an tedbirli ve uyanık olmalarını gerektirirdi. Böylece boybeyleri yönetiminde küçük siyasî kuruluşlar ortaya çıkardı. Ortamını bulduğu zaman filiz vermeye hazır bu boylar, teşkilât, devlet ve büyük step imparatorluklarının çekirdeğini içlerinde taşıyorlardı."
Sayfa 11 - İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No. 3224, İstanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1984.Kitabı okudu
Reklam
Bekir Sami Bey pencereden istasyona bakıyordu hâlâ. Bir asker, kucağında küçük bir çocukla vagondan aşağı atladı. Çocuğu yerde bekleyen askerin kollarına bıraktı, başka bir yaralıyı getirmek için tekrar vagona girdi. Bekir Sami Bey, birden gözlerinin dolmasına engel olamadı. Çocuk sandığı şeyin, iki bacağı da kökünden kesilmiş genç bir subay olduğunu fark etmişti.
Sayfa 71 - Bilgi Yayınevi - 80. Basım - Turgut ÖzakmanKitabı okuyor
Yaklaş bakalım küçük bey!dedi.Bu defa seni yakıp kül edebilecek bir kor halinde bulunuyorum!.
Sayfa 39 - İnkılap ve AkaKitabı okuyor
Öyle midir?...
"İmparator bir parça kuru ekmek için dilense bile hala imparatordur; paranız olmayabilir, ama siz hala Küçük Bey'siniz," dedi.
"Küçük bey" sözünden mutlu oldum. Demek ki ustam bana fazla ağır iş vermeyecek, beni babaca koruyacaktı.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.