Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan telaşlanır, ağlar babasını sorar çevresindekilere öldüğünü bildiği halde adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın bir dikilir bir çöker ya kalbine secde eden intikam tam tam yaza girecekken.
"Biliyor musun, insan acı çektiğinde güneşin batışını bir başka sever..."
Reklam
Fransızlar, radyolarda espri dolu sesli reklamlar da yaparlardı eskiden. Örneğin çok lirik, çok duyarlı bir erkek sesi, onların ünlü halk şarkısını söylemeye başlardı : "Plaisir d'amour ne dure qu'un moment" (aşkın hazzı ancak bir an sürer) Arkasından ikinci dizeyi, "chagrin d'amour dure toute la vie" (aşk kederi ömür boyunca sürer) demesini beklerken, başka bir erkeğin sesi, müziksiz olarak "Le pneu Michelin dure toute la vie" (Michelin otomobil lastiği ömür boyunca sürer) deyiverince, insan önce küçük bir şok geçirir, sonra da gülmeye başlardı.
Bir tür talihtir O'nu tanımak...
Seni tanımayan ne çok insan var ne çok kalp atıp gidiyor sana dokunmadan... - Derman İskender Över anısına -
Sayfa 76
Haddinden fazla kendini hor görmek, kendini beğenmiş­liğin başka bir ifadesidir. Gururunu aşağılama ile yenebilece­ğini düşünenler belki de Spinoza'ya kulak verseler iyi olur: ‘’Kendini hep küçük gören, kibirli olmaya en yakın insandır.’’
"Bak sana bir söz söyleyeceğim; küçük olduğun için anlamayacaksın; büyüyünce anlarsın. Dinle oğlum: Tanrı'yı yedi kat gökler ve yedi kat yer almaz; ama insanın kalbi alır. Onun için, aklını başına topla Aleksi, hayır duam seninle olsun, dikkat et, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama!"
Sayfa 313 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Başarı, ego zehirlenmesiyse; başarısızlık da ayak kaymalarını ciddi düşüşlere ve küçük sıkıntıları büyük başarısızlıklara çeviren, yıkıcı bir ego darbesi olabilir. Ego genellikle büyük bir başarının sadece kötü bir yan etkisiyse, başarısızlık sırasında öldürücü olabilir.
İnsan her yerde ve her zaman insandı, gururunu, çıkarını, onurunu davadan üstün tutması sık sık görülen bir şeydi. Hele herkesin canla başla, ama gerçek manada canla başla, canını başını ortaya koyarak çalıştığı çok yönlü bir davada bu sarsıntıyı her zaman beklemek gerekirdi. Çünkü herkes kendi çapında yararlı olacak, herkes karınca kararınca bir başarı yararlığını ve başarısını en önemli yarar ve başarı sayacaktı. Herkese “yaşa, var ol, sağ ol” denecekti, ama herkes bu deyişin kendi umduğu kadar kuvvetli çıkmadığını sanacaktı. Bu “herkes”in içine de belki küçücük müfreze kumandanları bile girecekti.
Sayfa 295 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Bir insan milyonlarca yıldızdan birinde yetişen bir çiçeği severse, yıldızlara bakmak ona mutluluk verir.
“Yirmi beşime geldiğimde evlenmiş olacağımı sanıyordum, biliyor musunuz? Otuzda iki çocuğum, küçük bir köpeğim ve büyük bir kredi borcum olacaktı. Ama işte, otuz üç yaşındayım ve işler planladığım gibi gitmemişti.”
Reklam
"Küçük bir çocuk gibi olmadıkça Tanrı'nın krallığına giremezsin."
Sayfa 84 - Kızıl Panda Yayınları, Ocak 2021, İstanbulKitabı okuyor
İnsan oğlu, en küçük yaşından başlayarak birini çıkarıp atarken bir başkasını giymek zorunda kaldığı mecbûriyetler ve îtiyatlar kaftanının dar, kasvetli ve ezâ verici çemberinden yakasını kurtarabilir mi?
Doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. Bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. Çünkü her adımımızda ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. İşte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.
Bir mizah duygusu geliştirme ve olayları mizahi bir ışık altında görme çabası, yaşam sanatını geliştirirken öğrenilen bir çeşit hiledir... Büyük de olsa küçük de olsa çekilen ıstırap insan ruhuna ve bilincine tamamen yayılır.
“iyi anlatılmış, en zavallı, en küçük adamın bile sonuçta bir insan, kardeşimiz olduğunu anlıyoruz!”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.