Yaşamak için nefes almak mı gerekiyor yoksa vermek mi ? İki kelimenin alışverişi olmasa insan olmaz Demem o ki hayatta kalabilmek için hiç bir şey yapmasak bile bir telaşın içindeyiz peki bu telaşı neden birilerine bağlıyoruz birine bağlanıp saplantı haline getiriyoruz küçük krizleri büyütüyoruz sevmek mesela çeşit çeşit sevme biçimleri vardır her kese göre farklı bir anlam ifade eden bir kelime Sevmenin en güzeli yine alışverişi olan sevmedir sevilmek için sevmek var olduğu için sevmek sende ki o sevgiyi hak ettiği için sevmek çok güzel şeyler ifade ediyor bence İşte böyle bir telaş içinde olmak hiç bir şey yapmadan bile aldığın nefese bu manayı katmak yaşamanın en güzel duygularından birdir
"Bay Şarap dedi ki bana gösterdiği kalem açma yolu tutumlu bir yolmuş. Dedi ki tutumlu olmak ile cimri olmak arasında fark varmış. Cimriysen paraya tapan büyükbaşlar kadar kötü olurmuşsun ve paranın zorunlu olduğun şeyler için kullanmazmışsın. Dedi ki," Bu şekildeysen o zaman para senin tanrındır ve bütün bunlardan iyi bir şey çıkmaz." Dedi ki, " Tutumluysan, paranın zorunlu bulduğun şeyler için kullanırsın ama gevşek davranmazsın." Bay Şarap baş dedi ki bir alışkanlık başka bir alışkanlığa yol açar ve bunlar kötü alışkanlıklarsa sana kötü bir kişilik verirmiş." Parana karşı gevşek davranırsan, zamana karşı da gevşek davranırsın. Düşüncelerine ve başka şeylere karşı da... Bütün insanlar gevşek davranırsa, o zaman politikacılar kontrolü alabileceklerini görürler. Gevşek insanlar üzerinde kontrol kurarlar ve Çok geçmeden bir diktatörün olur. "Bay Şarap dedi ki tutumlu insanlar hiçbir zaman bir diktatörün kontrolüne girmezlermiş. Ki bu doğruydu."
Reklam
şimdi fakir baykurt'un eşekli kütüphanecisi elimde, oradaki hoca şöyle diyor: "Bakınız, sapla samanı karıştırmayınız. Cenabıallah Kuran'da şarabın sarhoş olup hatır gönül kıracak derecede içilmesini yasaklamıştır. Sağlık için her gün akşam yemeğinde bir bardak şarap içmenin sağlığa büyük yararı vardır. Her gün küçük birer bardak şarap için ama insan gibi için; göreceksiniz, sonunda sağlığınız gelişecek, ömrünüz uzayacak. Nitekim Cenabıallah sporu da yasaklamayıp, tam aksine kullarını ona özendirmiştir. Herkes spor yapsın . Göreceksiniz, sonunda sağlığınız gelişecek, ömrünüz uzayacak... İnsanda mantık olmalı . Düşünce olmalı. Düşünce nasıl olur. Bilgiyle olur. Bilgi de kitaplardadır. Bu nedenle ben düşünüyorum ki, bu Mustafa Bey çok iyi bir iş yapıyor. Cenabıallah onu hepimizden önce cennetine alacaktır..." tek yumrukta cenabıallahına kavuşturmak isteği hasıl oldu. fakir baykurt'ta hafif bir şeyler sezdim. ama türkçesine diyecek yok, o çok lezzetli.
İçimdekileri nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Bazen öyle geliyor ki, adeta bütün dünya, bütün yaşam, her şey içime dolmuş, benden konuşmamı istiyor. Nasıl desem; büyük şeyler hissediyorum ama, iş konuşmaya geldiğinde küçük bir çocuk gibi dilim dolanıyor.
84 syf.
·
Puan vermedi
Küçük şeyler
Kitabı genel olarak beğendim okuma sebebim bu alandaki ilk örnek olmasıydı kısa kısa hikayelere sahip olması insanı sıkmıyor tavsiye ederim hele de ea'cılara
Küçük Şeyler
Küçük ŞeylerSamipaşazade Sezai · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201812,8bin okunma
Zira insan yeterince uyanık olursa, Küçük şeyler üzerine pek fazla kavga olmaz.
Reklam
"Sence ırkçılığın yeryüzünden silindiği günü görecek miyiz?" "Hayır, çünkü bunun için beyazların eşitlik fikrini benimsemesi gerek. Kim, bile isteye, kendini ayrıcalıklı kılan bir sistemi yıkmayı seçer ki?"
288 syf.
·
Puan vermedi
Ölüm oyununa çok küçük yaşta başlayan ,iyi bir koca olmak değil,iyi bir #Alman olmak için dünyaya gelen George yaptığı evlilikle Rose sığınacak bir bulamamıştır.Savaşın ve ölümün soğuk yüzü ile tanışmış ölmemek için soğuk zemin,üst üste insanlar ile rutubetli kemiklerine işlediği sığınağı kullanmaktadırlar.Açlık ile sınanarak,bitkin bir şekil de yeni güne başlar.Berlinden kaçarak eşinin ailesinin yanına gelen Rosa şimdi de kocasının askere gitmesi ile onlarla baş başa kalır.Bir gün kapı çalınır Hitlerin Ss muhafızları gelip Rosa'yi alır.Artik o bir çeşinici olacaktır.Rosa dan başka dokuz kadın daha vardır.Her gün 3 öğün yapılan yemekleri tadacaklar ve bir saat zehirlenme olup olmayacağını bekleyecekler bunun karşılığında belli bir maaş alacaklardır.Ya yemekler de zehir varsa ve o kadınlardan biri ölürse... Oysa dokuz kadının ortak noktası Korku dan başka bir şey değildir. Hitler ölmediği müddetçe kimin öldüğü de çok da önemli değildir.Rosa artık Kurdun sofrasin da onu öldürebilecek yemekleri tadacak akşam olunca eve dönecek gün gelince eşine kavuşmanın zamani gelsin diye bekleyecektir.Bir de toplama kampları var peki orada neler oluyor? Ruslar gelirse hiç iyi şeyler olacağı düşünülemez çünkü Hitler onlara hiç iyi davranmamaktadir.Savaşta her şey mubahtir deyip insanların canları yemekler ile tehlikeye atılabilir.Başlar da durağan gibi gelse de sayfaları cevirdikce heyecan ve gizem hiç bitmedi.Sizler de sürükleyici bir kitap arıyorsanız #okuyunokutun derim.
Kurdun Sofrası
Kurdun SofrasıRosella Postorino · Salon Yayınları · 2023136 okunma
"Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?"
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Ne denli büyük şeyler istiyordum ve ne denli küçük şeyler'den korkuyordum
Reklam
88 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
İrlanda'da yaşayan Bill beş çocuğuyla birlikte odun-kömür işi yapmaktadır. Noel öncesi manastıra yaptığı bir teslimat bütün duygu durumunu değiştir. Hem kendi geçmişine gider hem de vicdanı ile yüzleşir. Güzel bir novella. Sıkılmadan okunuyor.
Böyle Küçük Şeyler
Böyle Küçük ŞeylerClaire Keegan · Jaguar Kitap · 01,236 okunma
"Aslında, sözgelimi, insanın zengin, iyi bir aileden gelmesi, hoş görünümlü, eğitimli, akıllı, hatta iyi niyetli olması, ama öte yandan hiçbir yeteneğinin, hiçbir özelliğinin, hatta hiçbir tuhaflığının, kendine özgü tek bir fikrinin olmaması, yani kesinlikle 'herkes gibi' olmasından daha sıkıcı bir şey düşünülemez. Zengindir, ama
Salih'in ağası ve Salihlerin, Salihlerin, Salihlerin, binlerce Salih'in ağası, babası Çanakkale içinde vurulurken, yâd ellerde kalırken, Niko'nun ve Nikoların ağası yaman bir aşçı, yaman birer tüccar olmuştu. Haydi bu bir şey değildi. Ama ya şu olan "Ufak tefek şeyler?" Kol, bacak bırakanların, ölenlerin hesabında "Osmanlı tab'asından" Niko'lar yok muydu? Biraz da onların tezgahı, evi, barkı, serveti, samanı için dövüşülmemiş mi idi? Buna kim, hangi Niko "Hayır" diyebilirdi? Elbette hiçbiri. Ama işte Akşehir'de ve Akşehir'lerde "Ufak tefek birşeyler" olmuş, Akşehir ve Akşehir'ler de cephelere dönmüştü.
"Burada birşeyler oldu mu Niko?" Sorar sormaz yüzü kızarıvermişti. Niko suali anlamadı: "Ne gibi?.." "Şey yani... Harp olurken burada sizinkilerle bizimkiler arasında?.." Niko donuk bir sesle; "Yoo," dedi. Salih ferahlamak istiyordu. "Olmadı ha?.. Eyi..." Böyle bir şeyi ne kadar merak etse de soracağı insan herhalde Niko değildi. Sormayacaktı da. Ağzından kaçıvermesine sebep belki de onun çırak ve kalfaları ile ikide bir Rumca konuşması idi. Eskiden böyle yapmazlardı. Çarşıda, sokakta, hatta meyhanelerinde hep Türkçe konuşurlardı. Salih tekrarladı: "Eyi..." Fakat Niko işin ciddiyetini anlamıştı: "Olduysa bile ufak tefek şeyler... Mühim değil." Salih'in içi yeniden katılaştı. Ufak tefek şeyler... Neye göre, kime göre ufak tefek şeyler?.. Bu Niko'nun ufak tefek dediği şeyler belki de dullara, yetimlere, kocamışlara, hayatı zehir etmişti.
"...Eğer us, insandaki tanrısal şey ise, usa uygun yaşam da insan yaşamındaki tanrısal bir şey olacaktır. İmdi, insan olduğumuzdan insanla ilgili şeyler ve ölümlü olduğumuzdan ölümlülerle ilgili şeyler hakkında düşünmemizi öğütleyenleri dinlememeliyiz; kendimizi olabildiğince ölümsüzleştirmeli, bizdeki en üstün şeye uygun yaşamak için her şeyi yapmalıyız; zira o, kütlece küçük olsa bile, güç ve değer bakımından her şeyi çok çok aşar...."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.