“Bugünün insanı” dedi Füreya. “Bir boşluğa doğru gidiyorlar, baksana. Kişiliklerini yitirmişler. Ruhları ölü. Beklentileri yok. Yaşamıyorlar. Belki çok şeyleri var ama hiçbir şeyleri yok gibi.”
Ama hayat başkadır! Hayatın gerçek kahramanları roman kahramanları kadar kolay teslim olmazlar ölüme. Olamazlar. Can tatlıdır çünkü. Gerçek hayatta zamansız ölümlere sebep olanlar, hastalıklardır, savaşlardır, kazalardır.
Dini inançları güçlü olanlar kendilerini hiçbir şeyi sorgulamamanın rehavetine bırakmışlar, tuhaf bir tembellik içindeler. Bilime takıntılı olanlar ise her şeyi mantıkla, kanıtla çözmenin kibrine kapılmışlar.
Hızla akan zamana göre değişmesini beceremezsen hiçbir çözüm üretemezsin. Ama biz Türkler değişimi sevmeyiz. Treni kaçırana kadar bekleriz değişmek için.
Birkaç gün önce, Sivas’taki otel yangınında can verenleri ve onlar kavrulurken, sırf kendilerinden farklı düşündükleri için Çıra gibi yanan insanları kılları kıpırdamadan seyredenleri, sonra da bugün şahit olduğu vahşeti düşündü.