Altı ilke, Türk tarihinin son iki yüzyılındaki deneylerin akılcı bir eleştirisinden kaynaklandığı için, Atatürk ulusçuluğu akıldışı-duygusal değildir. Bu da onu ölçülü yapar: Ulusal kültür birikimindeki gerçek plan ve olmayan değerleri ona ayırt ettirebilir, onu kendisine gözü kapalı hayran (narcisse) ya da bencil yapmaz. Atatürk'e göre, "Bencillik kişisel olsun, ulusal olsun her vakit kötü sayılmalıdır.“* Bu ulusçuluk emperyalist değildir; akılcı ve moral bir norm olan "yurtta barış, dünyada barış" ilkesine bağlıdır. Dünyadaki saygınlığın fetihlerle değil, evrensel kültür değerlerinin yaratıcısı olmakla gerçekleşeceğine inanır.
Sayfa 89
Gerek bizim mensup olduğumuz İslam kültürü veya uygarlığında sahip olduğumuz en iyi şeylerin bir kısmının doğrudan kaynağını oluşturması, gerekse yaklaşık iki yüzyıldan bu yana içine girmeye çalıştığımız Batı uygarlığının en önemli bileşkelerinden birini teşkil etmesi bakımından Antikçağ Yunan düşüncesi veya daha özel olarak Yunan felsefesi, her Türk aydını için yakından bilinmesi gerekli olan bir alanı ve dönemi temsil etmektedir
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, ÖnsözKitabı okudu
Reklam
Filistin ve civarındaki Yahudiler Helen kültürü ile sarılmışlardı; Kimileri bunu rahatsız edici bulmuşsa da, diğerleri Yunan Tiyatrosu, felsefesi, spor ve şiirinin heyecan verici etkisi ile durumdan gayet memnundular.
Sayfa 115
Hele anlamamız zaruri bir cihet de, fikirsiz ve felsefesiz sanat olamıyacağıdır.
Daha sonraki çağlar hep Aristo’ya dayanmış, hakikati görmek için onun omuzlarına çıkmıştır. İskenderiye’nin çeşitli ve muhteşem kültürü, bilimsel esinini ondan almıştır. Organon’u, ortaçağ barbarlarının zihinlerini disiplinli ve tutarlı bir düşünce düzenine sokmada en büyük rolü oynamıştır. Milâttan sonra V. Yüzyılda Nestûrî mezhebinden olan Hıristiyanlarca Süryaniceye, derken X. yüzyılda da Arapça ve İbraniceye, 1225 yılına doğru Latinceye çevrilen öteki eserleri, skolâtisizmi, Abélard’daki güzel sözlü başlangıcından, Aquinaslı Thomas’ın ansiklopedik tamlığına götürmüştür. Haçlılar, filozofun eserlerinin daha doğru Yunanca kopyalarını getirmişlerdir. İstanbul’daki Yunan bilimcileri 1453’te, Türklerin kuşatması sırasında, Aristo’nun hazinelerini kaçırmışlardır. Aristo’nun eserleri Avrupa felsefesi için bir çeşit kutsal kitap olmuştur. Her sorunun çözümünü yapan, yanılmaz bir metin hâline gelmiştir. 1215’te Paris’teki Papalık Elçiliği, Aristo’nun eserlerinin öğretilmesini yasak etmişti. 1231’de Papa Greguar IX, Aristo’yu sansürden geçirmesi için bir kurul atamıştı. 1260 yılında artık her Hıristiyan okulunda zorunlu olarak okunuyor ve din meclisleri, Aristo’nun fikirlerinden sapanları cezâlandırıyordu.
Bugün iki türlü edebiyat var: 1. Köklere inen geniş edebiyat: Henry Miller, Virginia Woolf (eseri Dalgalar), Faulkner, Aldous Huxley, Kafka. Avrupa kültürü bugün kendini muhafaza ediyor. 2. İşin şaka tarafında olanlar: Orhan Veli. Bugünkü şiirimizin manzarası dışarıyı takip ve taklittir. Yalnız, filozofisini yapamıyoruz, eksiğimiz budur. Avrupa'da edebiyat felsefe ile beraber yürür: Existentialisme. Bizde felsefi buhran yok. Bu nereden geliyor? Tarihimiz hep geri kalmıştır. Örnekler karşımızda hazır yalnız bir seferde felsefeyi alamıyoruz. Felsefeyi yalnız filozoflar kurar zannediyoruz; felsefeyi filozoflar kurar ama hayat taşır.
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
938 öğeden 711 ile 720 arasındakiler gösteriliyor.