Dolayısıyla şunu rahatça söyleyebiliriz ki, tarihi yazıp, onu bir kültür ve şuur kaynağı haline getirmedikçe, toprak altında kalan yer altı zenginlikleri gibi hiçbir anlam taşımaz... Montesquieu'nun da işaret ettiği üzere, Türk milleti tarihte ne kadar göz kamaştırıcı bir mevkiye sahip ise de, onu araştırmada, kültür hazinesi olarak hayatına katmada aklın alamayacağı kadar geri kalmıştır.
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
Reklam
1955 yılında yazdığım makale bu tip düşüncelerimin, aynı halde ruhumda, kalbimde, zihnimde iman ve düşüncelerimdeki şiddetli sarsılışın göstergesiydi. Bu dönemde ben lise son sınıf edebiyat bölümü öğrencisiydim. Aynı zamanda öğretmenlik yapıyordum. Arapça'dan başka yeterli yabancı dil bilmiyordum. İlmî seviyem yetersizdi, hayatta henüz olgunlaşmamıştım, üstün zekâlı düşünürleri çıldırtan intihara sürükleyen düşüncelerden habersizdim. Doğru dürüst ve yönlendirilmiş kültüre sahip olmayan toplumlarda yaşayan gençlerin kara kaderi budur. Kültürden amacım, kültür bakanlığı değil, toplumdaki yazarlar, düşünürler ve mütercimlerin çalışmalarıdır ki, düşüncelerini ve eserlerini yaymada kendi ad ve ekmeklerini diğerlerinin ruhi sağlıkları ve düşüncelerinin hidayetinden daha çok düşünüyorlar. Burada çok kısa olan söz konusu makale, felsefi, fikri heyecanları temsil ettiği gibi bizim konumuzla doğrudan alâkalıdır.
Rönesans Felsefesi
Yine, 15.yüzyılda kağıdın Batı uygarlığın girişiyle birlikte matbaanın bulunmasının Rönesans'ın ortaya çıkışında önemli bir etki yaptığı kabul edilir. Bu gelişmelerin bilgi ve kültür ile öğrenim faaliyetinin üniversite dışında yayılımında, daha önce üzerlerinde âlimlerin çalışmış olduğu elyazması metinlerin geniş kitlelere erişmesinde ve bu arada eğitim ve kültür dili olmayan ulusal dillerin gelişmesinde doğrudan etkisi olduğu söylenebilir. Öte yandan 15.yüzyılın ortalarında yaşanan Protestan reformasyonu da Rönesans'ın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Protestanların kutsal kitabın Latince değil de ulusal dillerde okunması gerektiği ısrarı sadece ulusal dillerin gelişiminde değil fakat okuryazarlığın gelişimi ile bilginin geniş kitlelere yayılmasında azımsanamayacak derecede katkıda bulunmuştur. Reformasyonun eğitim üzerinde de etkili olduğu söylenebilir. Sadece Protestan reformasyonunda da değil fakat Katoliklerin karşı reformasyonu da eğitim kurumlarının yeni baştan şekillenmesinde öncü bir rol üstlenmiştir. Bunu Avrupa'daki eğitim kurumlarını baştan aşağı değiştiren Jesuit tarikatlarının faaliyetlerinde açıkça görmek mümkündür. Sadece Protestanların değil Katoliklerin de eğitimde Lombard'ın Hükümleri'ni terk etmelerini, eğitim müfredatlarının, özellikle mantık araştırmalarıyla olan ilgisi bağlamında, daha az teknik hale gelmesinde azımsanamayacak bir rol oynamıştır.
Thoreau'ya göre güneş her zaman batıdan yükselir. Doğuda hafızamız bulunur. Doğu, kültür ve kitaplardır. Tarih ve eski bozgunlardır. Geçmişten alınacak ders yoktur, zira ders almak eski hataları tekrarlamaktır. İnsan tam da bu yüzden yaşlılara pek güvenmemeli ve onların sözde deneyimlerini, tekrarladıkları hataların yüklü bir toplamıdır bu sadece, kabul etmemelidir. İnsan sadece güvenin kendisine güvenmek zorundadır. Tazeliğe. Gelecek batıdadır. Tarihi anlamak, sanat ve edebiyat eserlerini incelemek, soyumuzun köklerine inmek için doğuya yöneliriz. Batıya ise geleceğe gider gibi serüven ve atılım ruhuyla yöneliriz.
Romantik Akım Tiyatrosu (18. Ve 19.yy)
Romantik akım, 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, 19. yüzyılın ilk yansında tiyatro sanatında parlak dönemini yaşamış, aynı yüzyılın ortalarında gücünü yitirmiştir. Fransız devrimini hazırlayan görüşlerde romantik düşüncenin tohumlan ekilmiştir. Alman idealist felsefesi ise bu akımın kuramsal temelini oluşturmuştur. Tiyatronun gün- cel sorunlannı kapsayacak biçimde geliştirilmiş olan romantik tiyatro düşüncesi, klasik akımın biçim kurallanna, eğiticilik anlayışına, tikıl ve mantık ölçülerine karşı çıkmış, tiyatronun yansıtması öngörülen gerçe- ğin, yeni bir tanımını yapmış, tiyatro sanatım yeni bir biçim, yeni bir işlev anlayışı içinde değerlendirmiştir.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
572 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.