Zariyat suresi 56. ayet
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ الاَّ لِيَعْبُدُون (Ben) cinleri ve insanları, ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım!
Reklam
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنْ رَجُلاً قَالَ لَهُ: إِنِّي أَقْرَأُ الْمُفَصْلَ فِي رَكْعَةٍ وَاحِدَةٍ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ: هَذَا كَهَذِ الشَّعْرِ ۚ إِنَّ أَقْوَامًا يَقْرَقُونَ الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، وَلَكِن إِذَا وَقَعَ فِي الْقَلْبِ، فَرَسَخَ فِيهِ، نَفَعَ. Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre, bir adam ona: "Ben Kur'ân-ı Kerîm'deki Mufassal süreleri bir rekâtta okuyorum" dedi. Abdullah ibni Mes'ûd da ona şunu söyledi: Şiiri süratli bir şekilde okur gibi mi okuyorsun? Bazı insanlar Kur'an'ı okurlar fakat Kur'an onların gırtlaklarından öteye geçmez. Böyle değil de Kur'an kalbe ulaşır ve oraya yerleşirse, işte o okuyuş faydalı olur.
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ: لَأَنْ أَقْرَأَ سُورَةً أُرَتِّلُهَا، أَحَبُّ إِلَيَّ مِنْ أَنْ أَقْرَأَ الْقُرْآنَ كُلَّهُ بِغَيْرِ تَرْتِيل. Abdullah ibni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi: "Kur'ân-ı Kerîm'in bir sûresini usûlüne uygun şekilde, her harfin hakkını vererek (tertil ile) okumayı, Kur'ân-ı Kerîm'in tamamını tertîlsiz okumaya tercih ederim."
Ebû Hâmid el-Gazzali şöyle demiştir: "Kur'ân-ı Kerîm okurken ve dinlerken ağlamak sünnettir. Ağlamak için de Kur'ân-ı Kerîm'deki tehditleri, cehennem azabıyla yapılan korkutmaları, delilleri, Allah ile olan ahidleşmeleri düşünmeli, sonra insan bu konudaki kusurlarını hatırlamalı ve böylece kalbinin hüzünlenmesini sağlamalıdır. Şâyet Allah'ın seçkin kulları gibi hüzünlenemiyor ve ağlayamıyorsa, o zaman ağlayamadığına ağlamalıdır. Çünkü bu durum en büyük felâketlerden biridir."
İbrahim Havvas -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir: Kalbin ilacı beş şeydedir: Kur'ân-ı Kerîm'i mânâsını düşünerek okumak. Az yemek yiyerek mideyi boş bırakmak. Teheccüd namazı kılmak. Seher vakti Allah'a yalvarıp yakarmak. Sâlih kimselerin sohbetinde bulunmak.
Reklam
.عَنْ إِبْرَاهِيمَ النَّخَعِي قَالَ: كَانَ يُقَالُ: اقْرَؤُوا مِنَ اللَّيْلِ وَلَوْ حَلَبَ شَاةٍ. Tâbiîn muhaddis ve fakihlerinden İbrâhim en-Nehaî şöyle demiştir:Büyükler şöyle derdi: "Geceleyin bir koyunu sağacak kadar da olsa Kur'ân-ı Kerîm okuyun."
عَنْ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفِ التَّابِعِي الْجَلِيلِ قَالَ: مَنْ خَتَمَ القُرْآنَ أَيَّةَ سَاعَةٍ كَانَتْ مِنَ النَّهَارِ، صَلَّتْ عَلَيْهِ المَلَائِكَةُ حَتَّى يُمْسِيَ، وَأَيَّةَ سَاعَةٍ كَانَتْ مِنَ اللَّيْلِ، صَلَّتْ عَلَيْهِ المَلَائِكَةُ حَتَّى يُصْبِحَ. Ünlü tâbiîn (kırâat) âlimi Talha bin Musarrif şöyle demiştir: "Bir kimse günün herhangi bir saatinde Kur'ân-ı Kerîm'i hatmederse, melekler akşama kadar onun günahlarının affedilmesi için duâ ederler. Aynı şekilde gecenin herhangi bir saatinde hatmederse, melekler sabaha kadar onun günahlarının affedilmesi için duâ ederler."
Bakara Sûresi 212. Âyet
İnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir.
6.cilt
3. "Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir."  Mücâdele sûresi(58), 11 Allah iman edenlerin ve imanlarının gereğini yerine getirenlerin derecelerini yükseltir. Onları dünyada başarı sahibi kılar, âhirette de cennetteki makamlarını yüceltir. İlim ile meşgul olan ve öğrendiklerinin gereğini yerine getiren âlimleri de üstün derecelere ve makamlara kavuşturur. Âyet-i kerîme ilmin ve âlimlerin fazileti konusunda açık delillerden biridir.Kur'ân-ı Kerîm'de gerek doğrudan gerekse muhtevâ ve mahiyet olarak ilmin fazileti ve âlimlerin üstünlüğü ile ilgili pek çok âyet vardır. Resûl-i Ekrem Efendimiz'in de ilimle ilgili yüzlerce hadisi bulunmaktadır. İslâm'ın ilme verdiği değer tartışma götürmeyecek kadar açık ve nettir.
Reklam
Kalp, anlamada ne bir noksanlığa, ne de bir fazlalığa imkan tanır. Geleni geldiği gibi nakleder
Kur'an'ın Terk Edilmesi
Kur'an okunmalı, anlaşılmalı, yaşanmalı ve yaşatılmalıdır. Aksi hâlde dünya ve ahirette Hz. Peygamber'in kendilerinden yakındığı topluma benzemek ve onların ahirette uğradığı hüsrana uğramak kaçınılmazdır.
"Felsefe bize tefekkür etmeyi öğretir. Onunla iyiyi kötüden doğruyu yanlıştan ayırmayı öğreniriz. Kur'an-ı Kerim'de " Düşünmez misin, akletmez misin? " vurguları çok yapılır.
Sayfa 105 - DergâhKitabı okudu
"Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Âhiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı." (Ankebût Sûresi, 64)
"Nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip yanında) taşımıyor. Çünkü onların da, sizin de rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir." (Ankebût Sûresi, 60)
Sayfa 402 - 29/60Kitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.