Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
iki saadete iki eliyle işaret eden hüda-yı Kur'anî der ki:
Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil belki sana emanettir. O emanetin mâliki, her şeye kadîr, her şeyi bilir bir Rahîm-i Kerîm'dir. O senin yanındaki mülkünü senden satın almak istiyor. Tâ senin için muhafaza etsin, zayi olmasın. İleride mühim bir fiyat sana verecek. Sen muvazzaf ve memur bir askersin. Onun namıyla çalış ve hesabıyla amel et. Odur ki muhtaç olduğun şeyleri sana rızık olarak gönderiyor ve senin tâkatin yetmediği şeylerden seni muhafaza eder.
İnsan, bir nesneye ya da bir varlığa atfettiği mana, o nesneye o varlığa yüklediği anlama bağlıdır, bu anlam süreklilik ve devamı ise ne kadar içten duygu besledigine ve aklında ne kadar yer ettiğine ilişkin bir durumdur, hakikat gözüyle bakıyorsa ve nefsülemirde bir gerçeğe dayanıyorsa gittikçe artar, duygusu derinleşir, sathi ve yüzeysel bir anlama bağlamışsa düşncesini zaman içerisinde anlamını yetirir, boş bir duvara bakar gibi olur, kalp sevdiği şeyleri devamlılığını arzu eder bağlanır, bunun aksini görünce ızdırap çeker, sıkılır uzaklaşmak ister.. hasıl-ı kelam aradığınız güzelliği kendi gözünüzdedir, kendi düşüncenizdedir, sevdiğin insanlara doğru anlamları üzerinden bağlanın, anlık değişimler sizi aldatmasın, kalp baki bir sevgi arzu eder geçici manalardan kaçar.. kalbimiz bize sevebilmeyi öğretir aslında, neyi ne kadar ve nasıl, kalbimizin kısık fısıldamarına kulak asalım, zira en şaşırtıcı hallerde bize doğru sözü o söyler.. mutmain olmak için akla değil kalbe başvurulur, Kur'anı Kerim'de Hz İbrahim, aklımı ikna edeyim değil de, kalbim mutmain olsun diye Allah'tan yaratma fiilinin göstermesini istemiş.. çünkü içimize sinmeyen kalbimizi mutmain etmeyen nice mantık çerçevesinde kandırıcı sözleri duyarız, mesela bir insan bize yalan söyler.. bazen aklımiz buna kanar ama kalbimizin içine sinmez dedikleri, onun gibi çok misaller var.. kalbinize iyi bakın.. selametle.
Reklam
Kim dünya sevabı istiyorsa bilsin ki, dünya sevabı da ahiret sevabı da Allah’ın yanındadır ve Allah her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi görendir. -Nisa 134
Cahiliyenin Kerim'ine karşı Kur'an'ın Kerim'i
"Kerim" kelimesi, cahiliyede çok önemli bir anahtar terimdi ve soyu lekesiz bir şecereyle şerefli bir ataya bağlanan asil biri anlamına geliyordu ve eski Arapların insani erdem anlayışında müsrifçe ve sınırsız cömertlik, bir erkeğin soyluluğunun en önde gelen ve somut göstergesi olduğu için 'kerim' bizim mirasyedi kavramımızın ima ettiği şekilde, aşırı cömert anlamını da kazanmıştı. Bu kelimenin anlam içeriği az önce kendisine bir atıfta bulunan takva ile Kur'ani bağlamda yakından ilişkilendirildiğinde, müthiş bir değişikliğe uğramak zorundaydı. Kur'an, en net ifadelerle insanların en kerim (asil) olanının Allah'a karşı takva tavrını takınan kişi olduğunu ilan ediyordu. "Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en kerim olanınız, en takvalınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır." Hucurât, 49/13.
Izutsu, Kur'an'da Tanrı ve İnsan
613 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kur'an neden değiştirilemez ve neden onun gibisi yazılamaz? Ben bundan 6 yıl önce Kuran'da hem ''İsa'' hem de ''Adem'' kelimesinin her birinin 25 defa geçtiğini öğrenmiştim. Sonra dikkat ettim ki her iki isminde babası yoktu. Dahası da vardı. İnsan kelimesi 65 defa geçer ve insanın yaratılış
Kur'an-ı Kerim
Kur'an-ı KerimKolektif · Hayrât Neşriyat · 201240 okunma
Reklam
Kur'ânı Kerim Allahın Kelâmı olması hasebiyle, mahlûk değildir. Bu görüşü ehli Sünnet âlimleri ittifaken kabul etmişlerdir. Zâten İslâmın ilk asrında, Kur'ân mahlukmudur? yoksa gayrı mahlukmudur? şeklinde bir mesele mevcûd değildi. Kur'ânın, Allahın Kelâmı olduğunu gösteren sarih âyetler varken, onun mahlukmû, yoksa gayrı mahlukmu olduğu meselesi ilk devirlerde bahis konusu olamazdı. Ayet ve hadislerde de bu konuya temas edilmemekte idi.
Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah’ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şanım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah’tan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı. -120 Bakara
Sayfa 20
Şüphe yok ki, Biz seni hak ile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi olarak gönderdik. Sen, o cehennemliklerden sorumlu değilsin. -119
Sayfa 19
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.