“ İnanılmaz gibi görünüyorsa, o işte mutlaka bir bityeniği vardır.”
Sayfa 11 - Boyner
Bilim ve teknolojinin önemini kabul ediyor, ancak bilimsel düşünme yollarını öğretmiyoruz. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sürekliliği için gerekli olan sentezleştirme ve yaratıcılık yeteneklerini bireylerin nasıl geliştireceği konusunu bir yana bırakıyoruz. Ve çoğu zaman bilimi, sanatsal, insancıl, belki de manevi tutumlarla tamamlanması gereken güçlü bir bilgi kaynağı olarak değil de bilgi edinmenin tek yolu olarak düşünüyoruz. Küreselleşmenin etkilerini kabul ediyoruz ama genç kuşakları, bildiğimiz ya da hayal ettiğimizden daha farklı bir dünyada ayakta kalmak ve başarılı olmak için nasıl hazırlayacağımızı hesaplayamıyoruz.
Reklam
..."küreselleşmenin gerçekleri, müşterek mekânları ortak çıkarlar uğruna en iyi biçimde kullanan, hem yasa karşısında hem de fiilen eşit, özgür yurttaşlardan oluşan bir yeryüzü toplumu şeklinde ortaya atılan gezegenselleşme ideallerinin çok uzağında."
Arapça'da bir atasözümüz vardır: 'Bir gün kargaşa olacağına yüz yıl zulüm olsun.
Sayfa 276Kitabı okudu
İsrail bugün Suudi Arabistan'dan daha büyük bir enerji ihracatçısı. Yani yazılım, çip ve buna benzer ileri teknoloji ürünleri ihraç etmekle, günümüzün enformasyon ekonomisinin enerji kaynaklarını ihraç ediyor. İsrail yönetimi Filistinlilere ne yaparsa yapsın, her ülke bu enerjiyi istiyor; tıpkı 1970'lerde Araplar Yahudilere ne yaparsa yapsın, her ülkenin Arap petrolünü istediği gibi. Gerçekten jeopolitik önem taşıyor bu. İsrailli bir ekonomi yazarı bana şöyle demişti: “İnsanların istediği teknolojiye sahipseniz, kimse Filistinlileri ezip ezmediğinize aldırmıyor."
Sayfa 263Kitabı okudu
"II. Dünya Savaşı sonrası dönemin büyük bölümünde Güneydoğu Asya liderlerinin halklarına ne söylediğini bir düşünün” diyor demokrasi uzmanı Larry Diamond. "Şunu söylüyorlardı: 'Sen bana özgürlüğünü ver ve çeneni kapalı tut, ben de sana zengin olma fırsatı vereyim.' Herkesin küpünü doldurduğu bir dönemde apolitik olmak kolaydı; insanlar kendi ekonomik durumlarına zarar vermeksizin yönetim işlerini başkalarına bırakabilecekleri düşüncesindeydi. Gerçekten de bu yaklaşım otuz sene kadar işe yaradı, ama sonra büyüme durdu ve onunla birlikte refah ve olanak dağıtımı da durdu. O zaman insanlar, siyaseti bir başkasının eline bırakamayacaklarını anladılar.
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
Dünya Bankası çevrelerinde anlatılan eski bir fıkrayı aktaracağım. Fıkra, karşılıklı ziyaretlerde bulunan Asyalı ve Afrikalı iki bayındırlık bakanıyla ilgili. Önce Afrikalı bakan Asyalı bakanı ülkesinde ziyaret eder; akşam olduğunda Asyalı bakan Afrikalıyı evine yemeğe götürür. Asyalı bakan saray gibi bir malikânede yaşamaktadır. Bunu gören Afrikalı bakan meslektaşına sorar: "Vay canına, böyle bir evi maaşınla nasıl karşılayabiliyorsun?"Asyalı bakan Afrikalıyı denize bakan büyük bir pencerenin yanına götürür ve eliyle uzaktaki bir köprüyü gösterir. "Şuradaki köprüyü görüyor musun?" diye sorar. "Evet, görüyorum" der Afrikalı. Bunun üzerine Asyalı parmağıyla kendisini işaret ederek fısıldar: "Yüzde 10." Yani köprü maliyetinin yüzde 10'u bakanın cebine girmiştir. Bir sene sonra bu kez Asyalı bakan Afrikalının ülkesine ziyarete gider ve mes lektaşının daha da görkemli bir evde yaşamakta olduğunu görür "Vay canına, böyle bir evi maaşınla nasıl karşılayabiliyorsun?" diye sorar Afrikalıya. Afrikalı bakan Asyalıyı oturma odasındaki deniz manzaralı pencerenin yanına götürür ve eliyle ufku işaret eder. "Şuradaki köprüyü görüyor musun?” diye sorar. "Hayır, orada köprü falan yok" diye cevap verir Asyalı. "Haklısın" der Afrikalı bakan ve işaret parmağını kendisine doğrultarak "Yüzde 100" diye ekler.
Sayfa 169Kitabı okudu
Farenin de kuyruğu vardır, dinozorun da. İkisinin de adı "kuyruk"tur; ama savrulduklari zaman birinin dünya üzerindeki etkisi diğerinden çok farklı olur. İlk küreselleşme çağının elektronik sürüsü fare kuyruğu gibiydi. Bugünün elektronik sürüsünün kuyruğu ise dinozor kuyruğu gibidir ve savrulduğu zaman dünyada birtakım köklü değişiklikler yaratır. Bu bölümde açıklamaya çalıştığım şey, söz konusu sürünün günümüzde karşı konulmaz bir ekonomik büyüme kaynağı haline gelirken, savrulduğu zaman hükümetleri bile devirebilecek kadar ürkütücü bir kuvvete nasıl dönüştüğüdür.
Sayfa 138Kitabı okudu
Bir ülkenin altın deli gömleğinin içine sığabilmesi için şu altın kuralları benimsemesi ya da bunlara doğru yol almakta olduğunu göstermesi gerekir: Özel sektörü ekonomik büyümenin temel motoru haline getirmek, enflasyon oranını düşük tutmak ve fiyat istikrarı sağlamak, devlet bürokrasisini küçültmek, bütçe fazlası sağlamasa bile olabildiğince dengeli bir bütçe yürütmek, ithal ürünler üzerindeki gümrük tarifelerini kaldırmak veya düşürmek, kotalardan ve yerel tekellerden kurtulmak, ihracatı artırmak, devlete ait sanayi kuruluşlarını ve kamu iktisadi teşebbüslerini özelleştirmek, sermaye piyasalarını serbestleştirmek, para birimini konvertibl hale getirmek, ülkedeki sektörleri, hisse senedi ve tahvil piyasalarını doğrudan yabancı mülkiyete ve yatırıma açmak, ülke içindeki rekabeti olabildiğince artırmak üzere ekonomiyi devlet düzenlemelerinden arındırmak, kamusal yolsuzlukları, sübvansiyonları ve rüşveti olabildiğince azaltmak, bankacılık ve telekomünikasyon sistemlerini özel mülkiyete ve rekabete açmak, yurttaşlara yerel ve yabancı emeklilik fonları ve yatırım fonları arasından seçim yapma fırsatını vermek. Bu parçaların hepsini birbirine eklediğinizde, altın deli gömleğiniz hazırdır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Finansın demokratikleşmesi sayesinde dünya, bir avuç ülkenin ulusal borcunun bir avuç bankacının elinde bulunduğu bir dünya o maktan çıktı. Önce pek çok ülkenin ulusal borcunun pek çok banka cının elinde bulunduğu bir dünyaya, sonra pek çok ülkenin ulusal borcunun bazı varlıklı bireylerin ve bankacıların elinde bulunduğu bir dünyaya ve en sonunda bugün çok sayıda ülkenin ulusal borçla rının emeklilik fonları ve yatırım fonları aracılığıyla çok sayıda bireyin elinde bulunduğu bir dünyaya geçtik.
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.