Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başkan Babamızın Sonbaharı tamamen tarihsel bir kitap. Gerçeklerden olasılıklar çıkarmak gazetecinin ve romancının işidir ve aynı zamanda peygamberin de işidir. Sorun şu ki, birçok insan benim fantastik bir kurgu yazarı olduğuma inanıyor, oysa ben çok gerçekçi bir insanım ve gerçek sosyalist gerçekçilik olduğuna inandığım şeyleri yazıyorum.
Arada kalmak, kurgu dünyasının en gözde ıstırap temalarından olagelmiştir. Arada olmanın korku ve acıyla özdeşleştirilmesi, sınırlar ötesinin tekinsiz alan ilan edilmesi, insanın kurduğu her düzeni mutlaklaştırma, saflaştırma, tek biçimleştirme yolundaki sonsuz çabalarının zorunlu sonucu sayılabilir. Tek tanrılı dinlerin ilahiyatında cennet ile cehennemin arasında bir de Araf imgesi vardır ve Araf’taki kullar cennetle ödüllendirilecek olsalar bile önce arındırıcı alevler içinde eziyete tabi tutulurlar. Ya da yaşam ile ölüm arasında kalan ruhun ıstırabı ancak göçüşünü tamamlayabildiğinde biter; ruh, aradığı huzuru ancak böyle bulur. Ne var ki, gerçek tarih, en incelikli kurgulardan daha zengin, bunları aşan figürler çıkarabilir. Tarihte bazı ruhlar var ki, huzur aramaktan özenle kaçar, tekinsiz alanlarda oynamayı sever. Bunlar için arafta kalmak bir varoluş biçimine dönüşür. Aidiyet ile huzuru eşleştiren evcil kültür, böylelerinde tükenmez bir öfke uyandırır ve bu süreklileşmiş öfke de üretkenlik kaynağına dönüşür. Bu yüzden, bunlar için asıl eğlence, bütün istikrarın tekrar tekrar yıkılmasındadır.
Reklam
Sahte anılar, beynin çoğu zaman yaşadığı olaylara anlam yükleme veya olayın nedenini kavrama arayışı sonucu oluşturduğu hikâyelerden, kurgulardan oluşmaktadır. Beyin bulduğu boşlukları oluşturduğu hikâyelerle tamamlamaktadır. Sahte anılar üzerine ilk kapsamlı araştırmayı yapan Elizabeth Loftus’u bu çalışmayı yapmaya iten olay ise oldukça
Edebiyatın iki türü; tiyatro ve roman, yalan üzerine, masal­sı, uydurma bir zeminde kurulmuştur. Bu eserlerin takipçileri izledikleri ya da okudukları şeyin kurgu olduğunu akıllarından çıkarmamalıdır. Yarı gerçek yarı hayal bazı romanlar vardır. Bunların kurgu oldukları bildirilmediği takdirde bu durum, okurun yanılmasına sebep olur.
Gerçek varlıklarıyla yaşamış ve gerçek varlıklarıyla ölmüş o çok az sayıdaki insan gerçekten şanslı olanlardır. Çünkü onlar hayatın sonsuz ve ölümünse kurgu olduğunu bilir.
İhanete inat biz varız... ...Düşü gerçek yapmak için kutlu aydınlıklarda
Reklam
Ama sanırım, gerçek şu ki, o sıralarda bizi birbirimizden ayırmaya çalışan güçlü gelgitler vardı ve ayrılığın tamamlanması için böyle bir şeyin olması gerekiyordu. Bunu o sırada anlamış olsaydık –kim bilir?– belki birbirimize daha sıkı sarılırdık.
Öyle bir an gelir ki insan gördüğüyle kendisine anlatılanları karıştırır, yaşadığıyla bildiğini, başından geçenle okuduğunu karıştırır; aslında bunları ayırt edebiliyor olmamız mucizevi bir şeydir, onca şeyden sonra bunları ayırt edebiliriz ve normalde budur tuhaf olan, tüm bir hayat boyunca sinemada, televizyonda, tiyatroda, gazetede ve romanda görülen ve duyulan bütün hikâyeler birikince artık kolaylıkla birbirine karışabilmelidir. Onca şeyden sonra hayret verici olan insanların büyük çoğunluğunun gerçekten başlarına gelen şeyleri hâlâ biliyor olmalarıdır. Sonuçta asıl ayırt etmesi mümkün olmayan diğerlerinin başlarından geçenlerdir, onların bize kurgu gibi ya da artık çok uzakta kalmış bir gerçek gibi anlattıkları şeylerdir, bizim tanımadığımız o kişilerin bizim bilmediğimiz o geçmişin gerçek olup olmadığıdır. Uç örnekleri bir tarafta bırakalım ve diyelim ki belleğin kendisi hâlâ epey sağlam, hâlâ güvenilir bir kaynak olmayı sürdürüyor, insan bizzat gördüğünü ve duyduğunu kitaplarda ve filmlerde olanları hatırladığından farklı bir şekilde hatırlıyor, ama eğer başkalarının gördüğü, duyduğu, tanık olduğu ve bildiği ve sonra bize anlattıkları şeyler söz konusuysa bu fark öyle pek de belirgin olmaz. İşte bu insanın uydurduğu şeydir.
Sayfa 211 - Yapı Kredi Yayınları, 6. Baskı
Açıklama, bir yanılsamadır, bir serap, bir kurgu, teskin eden bir ninnidir. Açıklama, herhangi bir varoluşa sahip değildir. Hatta gerçek adını da söyleyelim: Ödleklerin, varoluşun rizikosunun, fütursuzluğunun ve değişkenliğinin yarattığı, o insanın betini benzini attıran korkuya karşı geliştirdikleri bir savunmadır.
Sayfa 15
"Endişelendiğimizde, gerçeği alıp kurgu alanına taşırız. Gerçek olan, aslında olduğundan çok daha büyük ve daha korkutucu görünen canavarlar ve ejderhalar diyarına aktarılır.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.