Fudayl, “Ben Allah’a karşı itaatsizlik ettiğimi, eşeğimin ve hizmetçimin huyundan ve bana itaatsizlik etmelerinden anlarım.” demiştir.
Sayfa 99 - Fudayl bin İyâz
Zunnûn: ”Yemekle dolan midede hikmet durmaz.” demiştir.
Sayfa 98 - Sûfilerin Hal Tercümeleri - Zunnûn Mısrî
Reklam
Üstat Ebu Ali’nin elyazısı ile şöyle bir yazı görmüştüm: Sufinin birine, Allah nerededir? diye soruldu. O da, Allah seni nefsinden kurtarsın ve kendisiyle kılsın. Göz göre göre Allah nerededir, sorusu sorulur mu hiç! diye cevap verdi.
Sayfa 88 - Sufilerin Akait ve Tevhid Meseleleri Hakkındaki İnançlarının Açıklanması
Sufiler
Bunların kalplerini ilahi sır cevherleri için kaynak kıldı. Ümmet içinde ilahi nurların doğduğu mahal olma hususiyetini onlara bahşetti. Sıkışık durumlarda kalan halkın sığındıkları mercii bunlardır. Bütün bunlar hallerinde (nefisleri ile değil) Hakk ile beraber ve hakkın iradesiyle bulunurlar.
Sayfa 80 - Giriş
müstakim kalmak ...
Kuşeyri Risalesi'nde geçtiğine göre Bişr-i Hâfi hz.'nin bulunduğu yüksek mertebeye dört ahlak vesilesiyle nail olduğu bildirilmiştir. Bunlar Allah Resulü'nün (s.a.v) sünnetine uyması, salihlere hizmet etmesi, din kardeşlerine samimiyetle nasihatte bulunması ve ashab-ı kiram ile ehl-i beyti çok sevmesidir. Bu hasletlere bakarsak İslam tarihi boyunca faziletli kim varsa hepsinin ortak hususiyeti olduğunu görürüz.
Rivayet edilir ki, Allah'ın Rasûlü, namazın içinde sakalıyle oynayan birisini görünce, "Eğer bunun kalbi korksaydı, azaları da korkacaktı!" buyurdu.
Sayfa 197
Reklam
Tasavvuf ahlâkında nefse karşı verilmesi öngörülen bu savaş, bir nevi iradeyi hür kılma, insanın ahlâkî mükemmelliğe ulaşmasını ve Allah’a yakınlaşmasını önleyen bedenî ve dünyevî tutkuların bağımlılığından kurtulma mücadelesidir. Bu açıdan tasavvuf ahlâkında hürriyetin büyük bir değeri vardır. Mutasavvıflar, insanın şuurunu meşgul eden Allah’tan başka her şeyin hürriyeti kısıtladığı ilkesinden hareketle cennet nimetlerini arzulamayı bile gerçek hürriyete aykırı görmüşlerdir (Kuşeyrî Risâlesi, s. 365).
Füdeyl b. İyaz, kişinin üzerinde kalbindekinden fazla hüşu'n görünmesini hoş görmezdi.
Sayfa 197
Nefsi emmare Nefs-i emmare kötülüğü emreden ve bundan zevk alan nefise verilen isim. Nefis tezkiyesi kademelerinden ilkidir. İlk kademede nefsin temizliğine henüz başlandığı için nefiste bütün 19 afet mevcuttur. Onun için bu kademede nefis henüz arınmadığı için kötülüğü emreder. Genelin sahip olduğu nefis, "Nefsi natıka"dır. Nefsi
Üç nevi oruç vardır. Ruhun orucu ihtiraslı olmamaktır (kasr-ı emel, kanaat). Aklın orucu heva ve hevese aykırı hareket etmektir. Nefsin orucu yeme, içme, harama karşı perhizkar olmaktır.
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ensåri'nin fütüvvet risâlesi, kendisinden önce telif edilmiş olan Sülemi risålesinden gerek uslup, gerekse muhteva ve fütüvvetle ilgili nakledilen rivayetler yönün den bu kadar uzak iken, çağdaşı olan Kuşeyrinin er Risåle'sinde naklettiği fütüvvetle ilgili bilgilerle neredey se aynıdır.Bu durum her ne kadar Ensåri'nin Kuşeyri'nin risälesinden faydalandığı ihtimalini akla getirse de, kay naklarda geçen "Ensári 417/1027 yılında tasavvuf ehli nin sohbetlerinden de istifide etmeyi düşünerek Nisibur'a gittiği fakat burada dikkatini çekecek Ebü'l-Käsım el Kuşeyri'den başka mutasavvif bulamadığı, Kuşeyri'nin de hem yaşli ve hem de Es'ari akidesine mensub olduğu için onun meclislerine de devam etmediği" ibaresi bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Bu da-yani her iki müellifin fütüvvete dair aktardığı bilgilerin benzeşmesi- iki müellifin aynı çağda yaşamış olmasi ve aynı bölgede (Nişâbur), aynı ilmi ortami teneffüs etmiş olmalarryla izáh edilebilir diye düşünüyoruz
Kitabü’l-Fütüvve / Fütüvvet Ahlakı
Kitabü’l-Fütüvve / Fütüvvet AhlakıHace Abdullah el-Ensari-el Herevi · İber · 20231 okunma
"Ben,benden bir şey isterken kalbi benden başkasında olan kulumun duasını kabul etmem."
“Sebep ve tabiat kanununa ne kadar çok önem verilirse, ilahi iradeye o kadar az ehemmiyet verilir. Sebep ile ilahi irade arasında ters orantı vardır.” (Kuşeyri Risalesi)
Sayfa 136
Hepsine niyet edelim ⚘️
Şâfiî mezhebinin büyük alimlerinden İbn Hacer el-Heytemi'nin şöyle dediği nakledilir: "Dört temel eser vardır ki, kendisine kâmil mürşid bulamayan bir kimse, bu eserleri okuyup içindekilerle usülünce amel etse, mürşid ihtiyacını görmüş, kemale ermiş olur. Bu eserler şunlardır: •Ebû Talib-i Mekkî'nin Kûtü'l-Kulûb adlı eseri, •İmam el-Kuşeyri'nin Risalesi, •İmam el-Gazâlî'nin lhyâsı, •Sühreverdî'nin Avârifü'l-Maârif'i.
1.053 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.