ben, her- kes vardı dünyada ve
uzun uzun otobanlarda
manzaralar, u-dönüşleri, kareler,
gitmekle zamansızlaştırdım kendimi.
(...)
yine sözler ekledim, bir bara, bir kan harfine,
bir bardağın karşı yakasındaki bir kadına.
en yamalı ben dövüşürüm zann- ettim,
kekeledim diye övünmeler icad-.
yenildim diye haklı çıkmalar. bir buluş
muydu, son sözü söyleme isteksizliği.
sonra çektim kapıyı. bilmiyorum. kusura
mesafenin ötesini duy istedim -bakma,
Kusura bakma ben bu halini kabullenemiyorum, ama yine de seni sevmekten vazgeçemiyorum. Bir insan katilini ve acılarını nasıl sevebilir? Bilmiyorum ama yine de seni seviyorum...
Selamün aleyküm değerli okurlar Wattpad e yazdığım kitabı sizler de okuyun diye buraya yazdım kitap değil bu hayatınıza bir nebze de olsa dokunmak için böyle bir kitap yazdım okuyup değerli yorumlarınızı bekliyorum değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyorum ☺️
BİR ENGELLİNİN EVLİLİK HAYATI
Her sağlıklı birey gibi engelli
Herkese merhaba
Bugün sizlere yaşayan bir efsaneden bahsetmeye geldim gerçi onu tanımayan ve sevmeyen kimse yoktur Türk sinemasının Kraliçesi, Türk halkının kara gözlü kızı, benim deyimim ile de cennetten düşmüş bir melek Türkan Şoray'ı çok seviyorum gerçekten çok seviyorum filmlerini tekrar tekrar izlerken sanki ilk defa izliyormuşum
Bugün Hafız Osman hattı olarak bilinen Kur'an-ı Kerîm'in de yazarı olan meşhur hattat Hafız Osman 1642 yılında dünyaya gelmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan hattat bir gün Eminönü'nden Üsküdar'a geçmek için kayığa binmişti. Üsküdar iskelesine gelince kayıkçıya para vermek için elini cebine attı ki, cebinde beş kuruş bile yok. Hemen cebinden bir parça kâğıt çıkarıp üzerine çok nefis bir Besmele-i Şerife yazıp kayıkçıya uzattı ve:
— Bu besmele sana armağanım olsun. Kusura bakma yanıma para almayı unutmuşum, dedi, kayıktan inip çekti gitti.
Kayıkçıya para lâzımdı. Elindeki kâğıttan pek bir şey anlamıyordu. İskeleye en yakın bir kahvehaneye girip başından geçenleri anlattı. Kayıkçının elinde besmeleyi görenler onun Hafız Osman'ın eseri olduğunu anladılar ve satın almak istediler.
Kahvede bulunanlar besmele yazılı kâğıdı almak için yarış ediyorlardı. Açık artırmaya çıkardılar ve en sonunda elli altına birisi satın aldı. Her günkü kazancının belki de elli mislini kazanan kayıkçı paraları cebine koymuş sahile doğru giderken, karşıdan o adamın gelmekte olduğunu görüp kayığına buyur etti. Hafız Osman kayığa binip karşıya geçince adamın parasını çıkarıp verdi. Kayıkçı:
— Efendim ne olur o besmeleden bir tane daha yazıverseniz, dediyse de Hafız Osman Üsküdar'daki arkadaşından gerekli yol parasını almıştı.
— Bana bak ahbap, biz o besmeleyi sabah çektik. O senin yedi ceddine de yeter. Bir daha da çekmeyiz, deyip uzaklaştı.