"Sahip olmadığımız şeylere bakarken, 'Benim olsaydı nasıl olurdu?' diye düşünme eğilimindeyizdir ve işte böylece yokluğu hissederiz. Oysa bunun yerine sahip olduğumuz şeyler için sık sık şunu düşünmemiz gerekirdi: 'Bunu kaybetsem ne olurdu?' "
"Hiçbir ani durum karşısında büyük coşkuya da büyük kedere de izin vermemek: Çünkü 'şeylerin' değişebilirliği durumu her an tümüyle yeniden şekillendirebilir. Buna karşılık mevcut ânın tadını hep olabildiğince neşeyle çıkarmak: Bu, hayat bilgeliğidir. Oysa çoğu zaman tam tersini yaparız. Gelecek için yaptığımız planlar ve duyduğumuz endişeler ya da geçmişe özlem bizi durmaksızın öyle meşgul eder ki mevcut an neredeyse hiçbir zaman hiçbir şeyiyle dikkat çekmez ve ihmal edilir. Yine de kesin olan bir tek odur; buna karşılık gelecek, hatta geçmiş bile neredeyse her zaman düşündüğümüzden farklıdır. Böylece tüm hayat boyu kendimizi aldatırız. Gerçi 'eudaimonia' için gayet iyidir bu; çünkü ancak daha ciddi bir felsefe, geçmişi aramanın her zaman, gelecek için endişelenmeninse çoğu zaman işe yaramaz olmasını sağlayabilir; o halde mutluluğumuzun sahnesi, mevcut andır. Bununla birlikte bu mevcut an, her an geçmişe dönüşür ve o zaman da sanki hiç olmamış gibi önemsizleşir. Peki ama mutluluğumuzun yeri neresidir?"
Sayfa 35 - Mevcut ânı yaşamanın gerekliliğiKitabı okudu
"Bu gece günceme yazacağım."
"Neyi?"
"Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini."
"Ateş bana dokunmadı ki! Kanatlarım sapasağlam duruyor."
"Uçmak dışında her amaçla kullanıyorsun onları."