Eser, konuları tarihsel gerçeklik yerine kendi bakış açısıyla sunan Ksenophon’un maceraperest kimliğiyle dahil olduğu bir savaş ve daha ziyade de yol güncesi niteliğinde. Ksenephon grek tarihinde önemli bir isim, Sokrates’in tilmizlerinden olmakla birlikte tarihçi profili ön planda olan bir yazar.
Anabasis adlı eseri ise; Kyros’un, abisi pers kralına karşı çıkacağı sefer öncesi siyasi ve politik hamlelerle kendine güçlü bir ordu kurma girişimleriyle sefere hazırlık sürecini anlatarak başlıyor. Eser, bu süreçte tamamen “duygusal” motivasyonlarla, bir çok farklı kişinin katılımı ile çoğunluğunu paralı askerlerin oluşturduğu yunan-barbar sentezi bir ordunun, efesten mezopotamya topraklarına iç anadolu ve kuzey akdeniz üzerinden gidişini, oradan da kuzeye, güney ve doğu anadolu topraklarını geçerek önce trabzon’a varışını ve sonra da karadenizi sağına alarak buradan trakyaya dönüşünü, toplamda 6300km ve 15 ay sürecek bir yolculuğun önemli olaylarıyla devam ediyor.
Ordunun ilerleyişi boyunca erzak sıkıntısı başta önlerine çıkan bir çok problemde, sorunların askeri, taktik, politik ve kurulan dönemsel dostluk bağlarıyla nasıl aşıldığı, kendinden sürekli 3. tekil şahıs olarak bahseden yazarın belagati ile liderlik meziyetlerine güzellemeler eşliğinde anlatılıyor. Yolculuk boyu değişen onca mekan ve kişiye hatta savaş sahnesine rağmen, betimlemeler edebi anlamda bir zenginlik vadetmiyor. Yazar, detay tasvirler sunmak yerine burada yalın ve sade bir anlatım üzerinden ilerlemeyi tercih etmiş. Bu anlamda eser, antik döneme ait ve içeriğinde yer yer kendini tekrar eden kısımlar olmasına karşın, okunaklı ve akıcı şekilde ilerliyor.