Peki, Halikarnas Balıkçısı neden seviyor bu kadar “Merhaba” sözcüğünü. Kendisinden dinleyelim de, toprağımıza “merhaba” tohumları eksin, birbirimizin yüzüne bakmaya dahi tenezzül etmediğimiz şu zamanlardan geçerken…
“…‘Rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi
Arkadaşlık , dostluk ... Günümüzde anlamını yitiren , sadece lafta kalan kavramlar. Ben şanslıyım ,gerçekten dostum diyebileceğim insanlar var etrafımda. Öyle güzel insanlar ki bunlar " Hadi gel bi kahve içelim. " dediğimde , elinde bir kitapla gelen ; " Sende Ayfer Tunç'un bütün kitapları var nerdeyse hadi bu da benden olsun.
"Cüzdan? Çantadaymış. Telefon cepte. Kitabım çantamda. Biber gazını da koyduk cebe. Maske? Unutuyorduk az kalsın. Tamam artık hazırım yalnızca çocukların iyi niyetli olduğu bu sapkın sokaklara çıkmaya. Bir dakika. Sanırım bluzum biraz dar. Gidip değişeyim. Gördün mü, nasıl da hak ediyorduk gözle taciz edilmeyi az daha ! En iyisi dışarıya
KÖYLÜ MÜŞTERİ — Merhamet edin efendim!
REİS BEY — Sen de mi öğrendin bu lâfı? Ne kelimeler, ne duygular var; öğretemiyoruz da, sıra merhamete geldi mi, herkes ezbere biliyor. Ağızların iğrenç sakızı!
Ne de olsa senin yaşında bir insanın sorunu işe yaramak ya da yaramamaktır, ama bu sorunu çözümlediğini söylemiştin bana." Lâfı gediğine koydum: "Seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir."