İslâm'ın aslî erkânını teşkil eden farizalar "Âmentü" umdelerinde hülâsa edilmiştir. Bunlar: Al­lah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerrin ilâhî takdire bağlı olduğuna iç samimiyeti ile inanmak ve bu inancı sözle açıklamaktır. İlmin karşısında bu umdelerin kıymeti nedir? He­men cevap verelim: Böyle bir sual varid olmaz. Âmentü hakikatları ilim ve akıl ile idrak ve ihata edilemez ve bu hakikatlar ilim ile aslâ tearuz etmez. Çünkü tearuz olmak için, rekabet olmalıdır. Rekabet olmak için de rakipler aynı bir saha­da buluşmalıdır. Âmentü umdeleri ile ilim aynı bir sa­hada buluşmaz ki aralarında rekabet ve tearuz bulun­sun. İlmin sahası, maddi ve mahsûs âlemdir ve bu âle­me ait makulâttır. Âmentü umdeleri ise, bu iki âlemin ötelerindedir. İlim bu sahaya yetişmez ve nüfuz etmez ki buluşma imkânı olsun. Bu sebepledir ki, Allah ve âhi­ret akideleri ilmen ve aklen doğrudan bir ispat yolu ile ispat edilemez. Edilemediği için, inkâr da edilemez.
Sayfa 230
"Gerçek müslümanlıkta din ve dünya ayrıdır. Din kitaba göre, dünya akla göre yürür. Lâiklik dediğimiz işte budur. Eğer bugünkü şartlar aile nizamında, iş nizamında bir değişiklik gerektiriyorsa, bunu Türkler kendi aralarında konuşur ve akılla hallederler. Bundan bin yıl önce büsbütün başka şartlar altında, Şam veya Bağdat din adamlarından birinin kitabını açıp o ne demişse öyle yapmalıdır, demezler. Bu hâl, dönen dünyayı durdurmak demektir."
Sayfa 98
Reklam
Sadece din çerçevesinde bir köktencilik eğilimi mi söz konusu? Benzer şekilde gerekçelendirilen bir “laiklik” de dogmatik olacaktır. Felsefi düzlemde dogmatizmin anlamı, eleştirel teorilere karşı öne sürülen değerlendirme ölçütlerinin kendine dönük uygulanmamasıdır.
Peki laiklik ideali nedir? Laikliğin savunduğu en önemli değer, inanca değil gözlem ve delillere dayalı hakikat. Laikler hakikatin inançla karıştırılmamasına çabalıyor. Bir anlatıya büyük bir inançla bağlıysanız bu bize psikolojiniz, çocukluğunuz ve beyin yapınız hakkında pek çok şey söyleyebilir ama anlatının doğruluğunu kanıtlamaz (güçlü inançlara çoğunlukla anlatı doğru olmadığında ihtiyaç duyulur). Ayrıca laikler belli bir grubu, insanı ya da kitabı hakikatin velayeti sadece ama sadece o grup, kişi ya da kitaba aitmişçesine kutsallaştırmaz. Onun yerine kendini farklı şekillerde; fosilleşmiş kemik kalıntılarında, uzak galaksilere ait görüntülerde, istatistiksel veri tablolarında ya da çeşitli geleneklerden kalma yazıtlarda gösteren hakikati kutsal sayarlar. Hakikati bu şekilde üstlenmek, insanlığın atomu parçalamasına, genomun şifresini çözmesine, evrim sürecinin izini sürmesine ve kendi tarihini anlamasına imkan veren çağdaş bilimin temelinde yatar.
Sayfa 192Kitabı okudu
Laik bir devlette en laik olması gereken kurum eğitimdir. Çünkü eğitim, insanı biçimlendiren, bilinçlendiren bir ku­rumdur. ilkokuldan, hatta okul öncesi eğitimden başlayarak İslam kurallarıyla yetiştirilen bir çocuk imam-hatip lisesini bitirdikten sonra, herhangi yüksek öğrenim görerek yada gör­meyerek memur olup devletin içine girebiliyorsa bunun amacı nedir? Amaç, devletin önce işgali, sonra da zaptıdır. İmam­ hatip liselerinin, kuran kurslarının, dinsel eğitim için açılmış yurtların günden güne hızla artmasının nedeni budur: Yakın bir gelecekte devleti ele geçirmek!
Sayfa 104 - PDFKitabı okudu
Ken­dini dayatır görünen bir kültür artık bir kültür olamaz; bir siya­set olmuştur.
Reklam
197 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.