gimli ayağa kalkarak ayaklarını ayırıp sıkı sıkı yere bastı: eli baltasının sapını kavradı, kara gözlerinde şimşekler çakıyordu.‘ ’bana adını ver at efendisi, o zaman bende sana benimkini veririm’’ … “sakalınla makalınla kelleni uçururdum cüce efendi, eğer yerden biraz daha yüksekte olsaydı” “o tek başına değil” dedi legolas gözden hızlı hareket eden ellerle yayına bir ok yerleştirip gererek “eliniz daha inemeden düşer kalırsınız.’’
Ne olursa olsun yalnızdı ve kendini şu anda, günün sonunda olduğu kadar yalnız hissetmemişti hiç. Bütün bu yabancı dünyada Pippin’in nerelerde olduğunu; Aragorn, Legolas ve Gimli’nin başına neler geldiğini merak etti. Sonra aniden, gönlünde duyduğu soğuk bir temas gibi Frodo ile Sam’i düşündü.”Onları unutuyorum!” dedi kendi kendine sitemle.
Reklam
Legolas
Hatırla, o yalnızca zihninde. Ancak ona verdiğin kadar gücü var.
Sadece Legolas iyi görür.
Ve gözlerimiz olduğu için Sanıyoruz her şeyi gördüğümüzü.
Reklam
Aragorn'un, Legolas ve Gimli'ye okuduğu eski bir Rohan ezgisi
Nerede şimdi at, nerede süvari? Nerede çalan borular? Nerede zırh ve miğfer, nerede uçuşan saçlar? Nerede harpın teline dokunan el, nerede yanan kızıl ateş?, Nerede bahar, nerede hasat, nerede uzayıp giden başaklar? Gelip geçti hepsi, dağdaki yağmur, kırdaki yel gibi; Batı'da günler tepelerin gerisindeki gölgeler içinde kaybolup gitti. Kim toplayacak şimdi yanan kuru ağacın dumanını? Kim görecek Deniz'den dönüp gelen, akan yılları?
Sonra Legolas söyledi: Eser gelir Güney Yeli Deniz'in ağzından, kum tepelerini, taşları aşar; Martı çığlıkları getirir yanında, kapımızda figan eder durur. "Ey dertli yel, Güney'den ne haberler getirdin bu akşam bana? Nerede Dürüst Boromir? Geciktikçe keder basıyor insana."
462 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.