leydi spinoza

Türkçe felsefe literatürü hâlâ çok cılızdır; temel felsefe eserlerinin büyük bölümünün hâlâ çevirileri yoktur; felsefe disiplinlerini genişliğine ele alan telif ve çeviri kitap sayısı hâlâ son derece yetersizdir.
Sayfa -18 - PdfKitabı okuyacak
Reklam
Belki ölmekte olanların bir ba­şına ve yalnız kaldıklanna işaret etmek, gelişmiş toplumlar­daki üstesinden gelinememiş görevlerin özünü netleştirme­ye yardımcı olur.
Sayfa 104 - PdfKitabı okuyacak
Freud'un gırtlak kanserinden dolayı uzayan ölüm süreci, en etkileyici örneklerden biridir. Ülser günbegün daha ağır ko­kulara neden oluyordu. Öyle ki Freud'un sadık köpeği bile ona yaklaşmayı reddediyordu. Sadece Anna Freud, ölmek­te olan babasına duyduğu güçlü ve daimi sevgisiyle bu zorlu haftalarda ona yardım etti ve terk edilmişlik hissini tattırma­dı. Simone de Beauvoir, artık kontrol edemediği için idrarını kaçıran, bu yüzden plastik torbalarla dolaşmak zorunda ka­lan arkadaşı Sartre'ın son aylarını ürpertici bir netlikle tas­vir etmiştir. İnsan organizmasının çürümesi yani ölüm de­diğimiz süreç, genellikle kokusuz olmaz. Gelişmiş toplum­ lar ise, mensuplarını ağır kokulara karşı oldukça yüksek bir hassasiyeti öğreterek yetiştirirler.
Sayfa 103 - PdfKitabı okuyacak

Reader Follow Recommendations

See All
Kimse kendini kandırmasın; azgelişmiş devletlerde, aile­lerde, çoğu zaman ahenkten başka her şey vardır. Kadınlar ve erkekler arasındaki güç eşitsizliği ile gençler ve yaşlılar ara­ sındaki güç eşitsizliği genelde el eledir. Aile üyeleri birbirleri­ ni sevebilir ya da birbirlerinden nefret edebilir, her ikisi aynı anda da görülebilir. ilişkiler, kıskançlık ve saygısızlıkla dolu olabilir. Bu toplumsal gelişme basamağında yalnızca bir şey eksiktir - bilhassa, ailenin duygusal merkezinde ve bütünleş­ mesinin çekirdeğinde kadınların, annelerin yer aldıkları du­rumlarda. Bu gibi geniş ailelerde tarafsızlık duygusu olmaz. Oysa bu durumlarda ölmekte olanlara yardımcı olacak şey, o duygudur. Bunlar, çoğu zaman kendileri için yüksek bir duygusal değer taşıyan ve kendilerinin de onlara böylesi güç­ lü bir duygusal değer taşıdığını hissettiren insanların arasın­da, herkesin ortasında veda ederler dünyaya. Hijyenik koşul­larda ölmeseler de yalnız değildirler. Buna karşılık modern bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde ölmekte olanlar, her ne kadar en yeni biyo-fiziksel uzmanlık bilgilerine göre, an­cak genellikle nötr/yansız bir hissiyatla, tedavi edilseler bile tamamen yalnızlık içinde ölebilirler.
Sayfa 101 - PdfKitabı okuyacak
İnsanların birbirlerinin duygularını karşı­lıklı onaylamaları yani iki ya da daha fazla insanın duygusal rezonanslarının mütekabiliyeti, tatmin edici bir insan var­ oluşunun önemli, anlam katıcı nüvesini oluşturur; insanla­rın yaşamlarının sonuna kadar karşılıklı sevgisidir bu nüve.
Sayfa 100 - PdfKitabı okuyacak
Reklam
Yaş­lanmakta ve ölmekte olan insanlar için yaşamlarının top­lumsal veçhelerinin, diğer insanlarla olan ilişkilerinin bil­hassa önem kazanmasının sebebi, tam da kör ve kontrol edi­lemez doğa süreçlerinin onlar üzerinde su götürmez bir şe­kilde güç kazanması olabilir. Bununla birlikte insanların do­ğa süreçleri üzerindeki kontrollerinin bu noktada
Sayfa 96 - PdfKitabı okuyacak
Ham halindeki "doğanın" insan ihtiyaçlarına uygun olmadığını 20. yüzyılın sonlarındaki insanlara açıklamak, her zaman kolay değildir. Doğa, kurtlar, vahşi kediler, zehirli yılanlar, akrepler, kısa­cası insanları tehdit edebilecek diğer tüm canlılar öldürülüp ilkel ormanlar temizlendiğinde, insanlar tarafından iyice ev­cilleştirilip dönüştürüldüğünde şehirlerde yaşayanların ço­ğuna insancıl ve güzel görünmeye başladı. Aslında doğa sü­reçleri kendi yoluna gider; iyi ve kötüyü, sağlığın sevincini ve hastalığın amansız ağrılarını insanlara körü körüne ve ka­yıtsızca dağıtır. Zaruret hasıl olduğunda anlamsız doğa olay­larına belli bir dereceye kadar hakim olabilecek ve birbirleri­ ne yardım edebilecek olanlar, yalnızca insanlardır.
Sayfa 95 - PdfKitabı okuyacak
İnsanlığın olgunlaşması, zor bir süreçtir. Çıraklık döne­mi uzundur; ciddi hatalar kaçınılmazdır ve bu süreçte kendi kendini imha etme, kendi yaşam koşullarını ortadan kaldır­ma tehlikesi çok büyüktür. Ancak insanların çocuksu davra­nışlar sergilemeye devam etmeleri, yapabilecekleri her şeyi bir başkasının yapmasını beklemeleri, bu tehlikeyi daha da büyütür ve şiddetlendirir.
Sayfa 93 - PdfKitabı okuyacak
İnsanlar, güvenilir ve gerçeğe uygun bilgiye sahip olmadıkları durumlarda kendilerini daha gü­vensiz hisseder; daha kolay heyecanlanır, daha çabuk panik­ler, gerçekçi bilginin boşluklarını fantezi bilgisiyle doldu­rur ve açıklanamayan tehlikelerin korkusunu fantezi araç­larıyla hafifletirler.
Sayfa 88 - PdfKitabı okuyacak
20. yüzyıldan, belki de 19. yüzyıldan önce, insanların çoğunun başkalarının yanın­da öldüğü söylenebilir; bunun sebebi sadece insanların yal­nız yaşamaya ve yalnız olmaya daha az alışkın olmalarıdır. Nitekim bir insanın yalnız kalabileceği pek fazla oda yok­tu.
Sayfa 86 - PdfKitabı okuyacak
Reklam
Herkes, ölen bir matriyarkın ya da patriyarkın* yatağı başında tüm bir ailenin, kadınların, erkeklerin ve özellikle çocukların toplandığını gösteren önceki dönemlere ait resimleri gör­müştür. Bu romantik bir idealizasyon olabilir. Aileler bu du­rumlarda çoğu zaman alaycı, acımasız ve soğuk olabiliyor­lardı. Zenginlerin ölmesi, bazen mirasçılarının gözüne yete­rince hızlı gerçekleşmiyor gibi görünürdü. Fakirler ise pis­lik içinde yatar ve açlıktan ölürlerdi. * - Aile ya da kabile reisi olan kadın ve erkek - ç.n.
Sayfa 86 - PdfKitabı okuyacak
insan, diri ve çoğu za­man sağlıklı bedeninin halsiz, yorgun ve hantal hale gelebile­ ceğini hayal edemez. Bunu gerçekten hayal edemez ve esasen hayal etmek de istemez. Başka bir deyişle, yaşlananlar ve ölmekte olanlar ile özdeşleşmek, diğer yaş gruplarına anlaşılır biçimde özel zorluklar çıkarır. İster bilinçli ister bilinçsiz ol­sun, insan yaşlılığı, kendi ölümüyle ilgili düşünceleri, müm­kün olduğu kadar kendisinden uzaklaştırmaya çalışır.
Sayfa 46 - PdfKitabı okuyacak
Belki ölüm hakkında daha açık ve net konuşmalıyız - onu bir sır olarak sunmayı bırakmak, bunun bir yolu olabilir. Ölüm sır saklamaz. Bir kapı açmaz. O, insanın sonudur. İnsandan artakalan şey ise onun diğer insanlara verdikleri ve onların anılannda kalandır. "Homo clausus"un, yani kendini yalnız hisseden insanın etiği, artık ölümün bastırılmayıp, insan ha­yatının ayrılmaz bir parçası kabul edilerek insan imgesine dahil edildiğinde hızla geçerliliğini yitirecektir. Eğer insan­lık çökerse, her bir insanın yapmış olduğu ve insanların uğ­runa savaştıkları her şey, tüm dünyevi veya uhrevi inanç sis­temleri de anlamsızlaşacaktır.
Sayfa 40 - PdfKitabı okuyacak
Modern zamanların insanın yalnız öldüğü tasavvu­runa yaptığı özel vurgu, insanın hayatta yalnız olduğu his­sinin güçlenmesiyle yakından ilişkilidir. Bu açıdan da kişi­nin kendi ölümüne dair imgesi, onun kendisi, yaşamı ve ay­nı zamanda bu yaşam tarzı ile ilgili imgelerle doğrudan bağ­lantılıdır.
Sayfa 68 - PdfKitabı okuyacak
4,534 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.