Bir sofrada bulunan limonata ile kola arasında tercih yapan birey, etiket üzerinden ürünlerin içerik ve besin değerlerine baksa aslında her ikisini de içmeyecekken; bazen markaya duyulan güven bazen de kabul edilmiş genel kanılar ürünlerin etiketine bakılmasını engelliyor.
Sayfa 141 - Cezve Kitap
Reklam
Peki, içtiğiniz suyun bağırsağınızdan içeri geçmesi için ne lazım biliyor musunuz: biraz tuz, biraz şeker. Suyun bağırsaktan emiliminde sodyum (tuz) önemli bir rol oynar. Ancak sodyumun emilimi için biraz da glikoz (şeker) gereklidir. Bu üç bileşen bir arada etkili şekilde çalışır. Hepiniz bilirsiniz; ishal durumunda, vücut çok miktarda su kaybettiği için (içilen suyun hücrelere geçebilmesi adına) tuz ve şeker içeren içecekler önerilir. İshal anında, bağırsaklar sodyumu geri alamaz, dışkıyla kaybeder; bu nedenle tuzun eklenmesi önemlidir. Ayrıca biraz şekerin eklenmesi de sodyumun emilimini artırır. Bizler içeceğimiz suyu "mikro limonata" hâlinde içebiliriz. Mikro dedim, çünkü abartıya yatkınız, abartmamamız için 1 litre suya bir tutam, iki parmak arasında tutabileceğimiz miniklikte tuz ve bir o kadar şeker atıp içebiliriz.
"..yegâne çıkış yolumuz hayatın bize verdiği limonu, limonata yapmak."
Ablam kafasını şiddetle sallamış ve işin aslını anlatmıştı. O sadece bir kadın değilmiş. O bir anneymiş. Anne demek yuva demekmiş. Kışın sıcacık çorba, yazın buz gibi limonata demekmiş. Anneler beslenme çantasındaki reçelli ekmek, mavi önlüğün üzerindeki beyaz yakalarmış. Böyle anlatmıştı ablam. Doğruydu. Bizim sınıftaki Kürşat'ın annesi yoktu. Hiç önlüğünde yaka olmazdı o yüzden ve beslenmesini hep kantinden alırdı.
Reklam
"Hayat limon veriyorsa limonata yap gibi bir söz vardı."
–Seni seveceğim. –Aaa, üstüme iyilik sağlık! Beni çoçu mu sandın? Koca kadın sevilir mi? –Asıl koca kadınlar sevilir. Çoluk çocuk sevgiden ne anlar? Kaç zamandır senin için cayır cayır içim yanıyor! –İçin mi yanıyor? A zavallı... Sana ekşiiii bir limonata yapayım mı? –Bu ateş limonatayla sönmez... –Ya neyle söner? –Senin o devrani kirazı dudaklarınla...
Hastalar arasında en çok dünyadan haber isteyen Nâzım’ın fırkasından, iki bacağı yaralı bir çavuştu. Yüzü, hakikaten, bir Türk çavuşunun manâsını taşırdı. Çok az konuşur bir adamdı. Sorduğunuz suallere cevap verecek kudreti yoktu. Sade, bir gün “limon” dedi. Bir limonata yapıp içirmeye çalışırken başı kolumun üzerine düştü. Yatırdım: — Siz Mustafa
İyi kötü her şeyi değerlendirmeli insan =)
Oturup üzülmenin bana pek iyi gelmeyeceğinden , hayatın bana verdiği limonlarla limonata yapmaya karar verdim .
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.