Cinlerden bir kısmına "ifrit" deniliyor. Ragıb el-İsfehanî, ifritin, pis, çetin anlamına geldiğini söylemiştir. Yazır, bundan hareketle, Şeytan gibi insan hakkında da kullanıldığını, ifrit ve nifrit şeklinde ifade edildiğini kaydeder. İbn-i Kuteybe ise, “İfrit, yaratılışı kuvvetli, demektir." (1) Şibli ise, Ebu Amr b. Abdülberr’den
biraz araştırmaca.... HAVVAS' IN ÖZÜ: Havas ilmi genel kanıdaki düşüncelere rağmen sadece harflerin ve sayıların, esmaların veya ayetlerin sırlarından, hikmetlerinden faydalanılarak çeşitli etkiler elde etmek için esmanın veya ayetin kendisi ya da vefki ve bunlara bağlı harf ve sayılar ile tılsımlar kullanılarak ve bu sistem üzerine kurulmuş
Reklam
Bizim gençliğimizde fikir üretmek modaydı... Kendimizi boş konuşmamak için zorlar, bütün bilimsel dallarda öğretmenlerimizin verdiği ödevleri yapmak için kaynak arar dururduk... Zengin bir kütüphanemiz vardı ama sonuçta bir Google değildi. En mutlu olduğumuz an verilen ödeve ait kaynak kitabı bulduğumuz andı... Şimdi ki gibi sayısal ortamda bilgiye ulaşmak mümkün olmadığı için copy-paste yapmak da mümkün değildi... Kitabı okur, anlar, kendimizle ilgili bölümleri tespit eder ve bazen özet çıkartarak bazen de kendi yorumumuzu katarak ödevi hazırlardık. 10 sayfadan az hazırlanan ödevlerin öğretmenler tarafından hakaret olarak algılanma riski vardı. Kaynak kitabı kütüphaneden çıkarmak yasak olduğu için ya ödevi kütüphanede hazırlardık yada müsvette olarak yazar sonra temize çekerdik ki o zaman da iki defa yazmış olurduk. Lise öğrencisi ile doktora öğrencisi arasındaki farkı bilmediğimiz için büyük bir ciddiyetle ödevimizi hazırlar ve bazen sınıfta sunum yapardık. Çok sonraları yüksek lisans yaparken bizden beklenenin literatürde var olanları derleyip toparlamak olduğunu öğrendiğim zaman epey bir şaşırmıştım. "Nasıl yani bir şey icat etmeyecek miyiz?" "Biz lisedeyken uçmuşuz be abi..." Falan filan. Biz kaynak bulmak için dört döner bulamazdik şimdiki gençler de kaynak manyağı olmuş "Acaba hangi kaynak daha uygun olur" diye site site gezmekten dumura uğruyor. Her devrin zorlukları var vesselâm... Neyse bir kaç günlüğüne Ilgaza gidiyorum. Biraz tatili hak ettik galiba...
#stefanzweig # 23 şubat 1942 sabahı, Rua Gonselves Dias, 34, Petropolis, Brezilya adresindeki yatak odasının kapısı, öğleye kadar açılmadı. Bu durumdan şüphelenen hizmetçiler, polise haber verdiler. Yatak odasına giren polisler, sırtüstü yatan Stefan ile elini onun göğsüne koymuş olan Lotte'yi buldular. "veronal" adındaki ilaçtan almışlardı. Titizce düzenlenmiş masanın üstünde, pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu. ayrıca, Petropolis Valisi'ne hitaben yazılmış, "deklarasyon" başlıklı bir mektup vardı: "Kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce, son bir görevi yerine getirmeğe kendimi mecbur hissediyorum: bana ve çalışmalarıma, böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke Brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün, bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim ve benim lisanım konuşulduğu dünya, bana göre mahvolduktan, ve manevi yurdum Avrupa'nın kendi kendisini yok etmesinden sonra, hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu. Ama 60 yaşından sonra, yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı. Benim gücüm ise, uzun yıllar süren yurtsuz gücüm sırasında tükendi. böylece, ruhsal çalışması, her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor. Bütün dostlarımı selamlarım! umarım, uzun gecenin ardından gelecek olan sabahın kızıllığını hala görebilirler! Ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum."
Bu koşu ‘Uğur’ getirmez! Son zamanların en çok satanlar listesinin başında Uğur Koşar’ın kitapları geliyor. Kendini “modern çağın aydınlanmış bilgesi(!)” olarak tanımlayan Uğur Koşar, Yaratan’ın kendisine “kendini bulma, izleme, derin bakma rahmeti verdiği”ni iddia ediyor. Sıklıkla bizim ‘az’, batı toplumlarının ise daha ‘çok’ okuduğundan söz
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
Reklam
Geri140
407 öğeden 401 ile 407 arasındakiler gösteriliyor.