Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Little or no eye contact is not indicative of deception (Vrij, 2003, 38-39). This is rubbish for reasons discussed in the previous chapter. Keep in mind that predators and habitual liars actually engage in greater eye contact than most individuals, and will lock eyes with you. Research clearly shows that Machiavellian people (for example, psychopaths, conmen, and habitual liars) will actually increase eye contact during deception (Ekman, 1991, 141-142). Perhaps this increase in eye contact is consciously employed by such individuals because it is so commonly (but erroneously) believed that looking someone straight in the eye is a sign of truthfulness.
"Her şeyi gören göz, kendini göremez." -John Locke
Sayfa 32
Reklam
Bilgilendirici sosyal etki mekanizması yoluyla kadınlar kültürlerinde belirli bir dönemde hangi beden türünün çekici kabul edildiğini öğrenirler. Kadınlar çekici bedenin ne olduğunu (ve diğer bedenlerle nasıl karşılaştıracaklarını) aile, arkadaş çevresi ve medyadan öğrenirler. İdeal kadın bedeninin zayıf olduğu mesajı bütün basın yayın
Sayfa 454Kitabı okudu
“Why?” I asked. “Because,” he went on, his eyes locked with mine, “I didn’t want you to fight alone. Or die alone.”
Sayfa 531 - Rhys and FeyreKitabı okudu
İnsanlıktan çıkarmayı artıran faktörleri bireylerin görece kalıcı özellikleri ve geçici durumlar olmak üzere iki ana kategoride ele almak mümkündür. Tiksinme yatkınlığı, psikopati ve narsisizm insanlıktan çıkarma eğilimini besleyen kişilik özellikleri arasında sayılabilir. Locke (2009) tarafından yürütülen bir araştırmada yüksek narsistik eğilimlere sahip bireylerin diğer insanları kendilerine göre daha az insan olarak algılama eğiliminde oldukları tespit edilmiştir. Stevenson ve diğerleri (2015) tarafından yürütülen başka bir çalışmada ise tiksinme hassasiyeti yüksek olan bireylerin cinsel istismar faillerini daha az insani bir temsil üzerinden algıladıkları ortaya koyulmuştur. Ayrıca bireylerin sahip oldukları çeşitli ideolojik yönelimler de onların diğerlerini insanlıktan çıkarma eğilimini güçlendirebilir.
NOTLAR: YAZAR: SARA ÇELİK Kısacası, ussalcılığa göre, insan usu doğuştan ya da a priori temel birtakım doğruluklar taşır ve bu doğruluklardan tümdengelimsel olarak öteki daha tikel yapıdaki doğruluklar türetilir; bu şekilde tüm bir bilgi sistemi kurulma olanağı bulur. Bilginin bu temel ilkelerine "doğuştan ideler" denilmektedir. . Bu
Reklam
The true extent of the censorship and suppression suppression of doctors and scientists who did not follow the mainstream narrative of the Covid-19 pandemic is finally coming tolight. Scientists have lost their jobs and doctors have been barred from practicing medicine for speakingout against lock downs, maskwearing and vaccinations or oftering effective treatments
A. Dinsel Çoğulculuğun Tarihsel Arkaplanı
Tıpkı Yeni Çağ Akımı gibi, Dinsel Çoğulculuk da 1960'ların başlarında uluslararası bir üne kavuştu. Ancak bu düşünce henüz ortaya atılmadan önce, Dinsel Çoğulculuk kavramsal olarak 1500'lerde meydana çıkmaya başladı. Özellikle, modern bilimin babası denen Francis Bacon (1561 - 1626, İngiltere) ve modern felsefenin babası denen Descartes
Sayfa 176 - YAY YayınlarıKitabı okudu
“Lock Step (Evde Kal)” başlıklı senaryo
Rockefeller Vakfı, 2010 yılında, Teknoloji ve Uluslararası Gelişmenin Geleceği İçin Senaryolar başlıklı bir rapor hazırladı. Bu raporda yer alan “Lock Step (Evde Kal)” başlıklı senaryo, birebir Covid-19 sürecinde yaşananlara benziyor. Kamera görselleriyle “Büyük birader sizi izliyor^” hissini çağrıştıran bir senaryo bu.
Okuma önerileri: -Adam Smith, Milletlerin Zenginliği (İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 201 1). -John Locke, Hükümet Üzerine Birinci İnceleme (Ankara: Kırlangıç, 2007). -John Rawls, Siyasal Liberalizm (İstanbul: Bilgi Üniversitesi, 2007). -John Stuart Mili, Özgürlük Üzerine (İstanbul: Oda, 2008). -Jose Saramago, Körlük (İstanbul: Can, 201 2). -Montesquieu, Kanunların Ruhu Üzerine (İstanbul: Seç, 2004). -Thomas Hobbes, Leviathan Bir Din ve Dünya Devletinin içeriği, Biçimi ve Kudreti (İstanbul: Yapı Kredi, 2012). -William Gerald Golding, Sineklerin Tanrısı
Reklam
14. Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan Birleşik Devletler Bağımsızlık Deklarasyonu'nda üç temel husus göze çarpar: “Yaşam, Özgürlük ve Mutluluk Arayışı” (Life, Liberty and the Pursuit of Happiness). Enteresan olan şey, son öğenin “mutluluk” (happiness) değil de Locke'dan mülhem olarak “mutluluk arayışı” (the pursuit of happiness) şeklinde yazılmış olmasıdır. Mezkür tabir, neoliberal düzene ne ka dar da muvafıktır! Öte yandan mutsuz olma hâline oldukça orijinal bir yaklaşım sergileyen Wilhelm Schmid'in şu sözleri üzerinde de dü şünmekte fayda görüyorum: “Modern hayatın sunduğu imkânların çokluğu da mutsuz eder, çünkü hayat, şimdiye kadar hiç olmadığı ka dar uzadıysa bile, bunların hepsini gerçekleştiremeyecek kadar kısadır. Mutluluğun trajedisi, modern mutluluk kavramının insanları sistematik olarak mutsuzluğa sürüklemesindendir.” Schmid, W Mutsu? Olmak. İstanbul: İletişim, 2019, sh. 29.
Sayfa 154Kitabı okudu
Liberal Locke bey neler diyorsunuz.
"On dörtle elli yaş arasındaki serseriler, dilenciler de dahil, denize kıyısı olan kontluklarda yaşayanların hizmetinde iş görmek üzere, üç yıl süreyle donanmada veya diğerleri yararına üç yıl çalışma evlerinde çalışmaya mahkum edilmelidir. On dört yaşın altındaki genç dilenciler de kırbaçlanıp meslek okullarına konulmalıdır."
Froebel "oyunun kendisi başlı başına bir kazanımdır, bu nedenle ne öğretecekseniz öğretin ama bunu çocuğun en canlı olduğu oyun ortamında öğretiniz" , John Lock ise "Derslerinizin daha çekici olmasını istiyorsanız, çocuğun ilk yıllardaki oyun içgüdülerinden yararlanın." demiştir. Rousseau Emile Kitabında ise "Çocukluk hiç tanınmıyor, çocuğu tanıyın ve onun gereksinimi olan doğadan ve oyundan onu mahrum etmeyin." fikrini savunmuştur. (Tuğrul, 2009, 2010a, 2013).
In 2010 scientists conducted an unusually touching rat experiment. They locked a rat in a tiny cage, placed the cage within a much larger cell and allowed another rat to roam freely through that cell. The caged cell gave out distress signals, which caused the free rat also to exhibit signs of anxiety and stress. In most cases, the free rat proceeded to help her trapped companion, and after several attempts usually succeeded in oppening the cage and liberating the prisoner. The researchers then repeated the experiment, this time placing chocolate in the cell. The free rat now had to choose between either liberating the prisoner, or enjoying the chocolate all by herself. Many rats preferred to first free their companion and share the chocolate (though quite a few behaved more selfishly, proving perhaps that some rats are meaner than others). Sceptics dismissed these results, arguing that the free rat liberated the prisoner not out of emphaty, but simply in order to stop the annoying distress signals. The rats were motivated by the unpleasant sensations they felt, and they sought nothing grander than ending these sensations. Maybe. But we could say exactly the same thing about us humans. When i donate money to a beggar, am i not reacting to the unpleasant sensations that the sight of the beggar causes me to feel? Do i really care about the beggar, or do i simply want to feel better for myself?
Sayfa 149Kitabı okudu
Locke, mülkiyetin ve sermayenin teorisyeni olarak bilinmektedir. Zira onun bahsettiği emek, kişinin sadece kendi şahsi emeği değildir. Ona göre emeğin oluşturduğu mülkiyet hakkında müteselsilen işleyen bir mekanizma vardır. Bir kişinin çalıştırdığı kişilerin emekleriyle ortaya çıkan şeyler üzerinde de mülkiyet hakkı vardır. Böylece Locke, adına konuştuğu burjuvazinin, sermaye birikimine bir temel kurmaktadır. Bunu meşhur ot biçme örneğinde görebiliriz: “Atımın yediği çim, hizmetçimin kestiği ot, başkaları ile ortak bir hakka sahip olduğum bir yerde kazdığım maden başkasının onayına ihtiyaç duymaksızın benim mülkümdür. Zira benim olan emek, onları içinde bulundukları ortak hâlden uzaklaştırarak mülkümün içine katmıştır.” (Locke, 2003, s. 112). Marx, Locke’un bu emek değer teorisine eklediği artı değer kavramı ile bu açıklamayı eleştirerek kendi sömürü teorisini kurmuştur. Lütfi Sunar
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.