Yirmi bir yaşındaysanız hayat bir yol haritasıdır. Yirmi beş yaşınıza gelene kadar haritayı ters tuttuğunuzdan şüphelenmezsiniz ve bunu ancak kırkınızda anlarsınız. Altmış yaşınıza geldiğinizdeyse sözüme inanın, boku yemiş ve kaybolmuşsunuzdur.
Akşamüstüne doğru, kış vakti;
Bir hasta odasının penceresinde;
Yalnız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acaip, kuşların hali.
Bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-Akşamüstüne doğru, kış vakti -
Benim de sevdalar geçti başımdan.
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
Zamanla anlıyor insan dünyayı.
Ölürüz diye mi üzülüyoruz?
Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
Kötülükten gayri?
Ölünce kirlerimizden temizlenir,
Ölünce biz de iyi adam oluruz;
Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
Hepsini unuturuz.
İlk defa bu kadar içime su serpilmiş ve kendimi her şeyden ve her dertten arınmış hissediyorum. Düşünceleri dışa vurduğun sürece sen seni yapan her metaforla karşılaşıyorsun.
Matematiği sevmeyen insanlar, matematikçileri konuyu zorlaştırmakla suçlar durur. Fakat matematiği seven insanlar bunun tersininin doğru olduğunu bilir: Matematik, sadeliği ödüllendirir ve matematikçiler de sadeliği her şeyden çok sever. Boş küme aksiyonu, sıfırı temsil eder. Bir yokluk kavramının, yani sıfır kavramının bulunmasının zorunluluğunu ifade eder. Sıfır değer, sıfır adet diye bir şey olmalıdır. Matematik bir yokluk kavramı olduğunu varsayar ama bu kanıtlanmış mıdır? Hayır. Fakat var olmak zorundadır.
Ne diyebilirim ki bu masalda rolüm bitti... Uzatmamak gerek yeni masallar için eğer uzatırsam yeni masalıma geç kalabilirim... ve hayat yeni bir masala geç kalacak kadar uzun değil.