Roman, nasıl bir suç işlediğini bilmediğimiz mahkûm hakkında idam kararının verildiği günden idam gününe kadar geçen bir süreyi anlatıyor. Üstelik giyotinle yapılan idam, adaletten çok insanlar için şehir meydanında yapılan bir eğlence hâline gelmiş.
Öleceğin günü ve saati hatta nasıl öleceğini bilerek yaşamak... Kitabı okurken umutsuzluğu ve korkuyu iliklerime kadar hissettim. Mahkûmun içinde bulunduğu durumla, insanoğlunun ölüm karşısında ne kadar çaresiz olduğunu bir kez daha anladım.
“Şimdi tutsağım. Bedenim bir zindanda demirlere bağlı; zihnim korkunç, kanlı, karşı konulmaz bir düşüncenin esiri! Tek düşüncem, tek inancım, tek gerçekliğim var: Ölüm cezası!”