Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu noktada, bilimsel dünyada rol almak isteyen herkes (ôncelikle fi­ ziksel alanda) yeni bakış açısını anlamaya çalışmalıdır. Anlamak ve uy­ gulamak için çaba harcayan herkes, düşünce yapısını değiştirmeli; ônce­ den sorduğu sorulardan farklı sorular sormalı, farklı mecazlar kullanma­ lıdır. Bilimsel çalışma yapan herkes, her zaman için düşüncelerine yeni içerikler eklemek için hazırdır; fakat yeni fenomenler, düşünce yapısında değişiklikler talep ettiğinde durum farklıdır. Bu durumda tecrübeli bilim adamlan dahi çok zorluk çekmekte ve bu talebe karşı oldukça güçlü bir direnç göstermektedir. Çünkü düşünce yapısının değiştirilmesine yônelik bu talebin uyandırdığı his, insanın ayağının altından zeminin kayması gi­ bidir. Bu konuda talep edilen düşünce yapısındaki değişiklik, birçok bilim adamı tarafından kabul edilemez görülmüş ve reddedilmiştir. Buna rağ­ men, modem fiziğin anlaşılmasının ilk şartı da budur
Bu bilgilerin ışığında, Sufizm'de geçen "lnsan-ı Kamil", yani kemalatını tamamlamış insan, fiziksel ve zihinsel bağımlılıktan kur­tuluş hali olarak anlaşılabilir. Bu hali yaşayan insanın bedeni, hiç bir engelle karşılaşmaksızın hayat enerjisiyle dolup taşmaktadır.
Reklam
280 syf.
9/10 puan verdi
·
27 günde okudu
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bugüne kadar çok bilinmeyen, tarihin perde arkasında kalan Hürriyet Kahramanı Ohrili Eyüp Sabri Bey'in yaşamını anlatmaktadır. Yazar,
Yavuz Selim Kaya
Yavuz Selim Kaya
tarihin perde arkasında kalmış büyük bir kahramanın hayatını aydınlığa kavuşturmuştur. Dört bölümden oluşan eser, Meşrutiyet'in ilanından başlayarak, Cumhuriyet dönemi ve sonrasında cereyan eden olayları ele almıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluş kadrosunda kemikleşmiş biri olmanın yanında, Milli Mücadele döneminde de M. Kemal'in yanında yer alan Eyüp Sabri Bey'i okuyucuyu sıkmadan anlatan, meydana gelen diğer olaylara da değinip, tekrar ana merkeze dönen yazar, olayları akıcı bir üslupla aktarmıştır. Okuyucusunun bol olması dileğiyle...
Hürriyet Kahramanı
Hürriyet KahramanıYavuz Selim Kaya · Mavi Gök Yayınları · 20243 okunma
Bu uygulamalar Resulallah (sav) tarafından "farkındalık kapıları­ nın anahtarları" olarak dile getirilmiştir, Kur'an ise şöyle der: Siz, ey imana ermiş olanlar! Allah'ı çokça anın (Kur'an, 33:41). Yaratıcıya zi­ kir yoluyla yaklaşmak, "hatırlamak" veya "farkına varmak" neredey­ se bütün lslam eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Bu sözcük Kur'an'da sadece ibadetin yüksek biçimleri söz konusunda olduğun­ da kullanılmaktadır.67 Ayrıca başka örnekler de verilmektedir, ôy­ leyse beni anın ki, ben de sizi anayım (Kur'an, 2:152) ve O anlan sever, onlar da O'nu severler (Kur'an, 5: 59). Bu ayetler, Sufilere göre Allah ile yani "Sevgili" ve ."Dost" ile olan samimi ilişkilerini belirtmekte­dir. Her iki ayet de, ilk hitabın insandan değil, Hakk'tan geldiğini vurgulamaktadır: Zikir , ilahi bir nurdur ki onun sajlıgı, dervişin kalbini Sevgili'ye çe­ ker (Ruzbihan-i Bakli ö.1209, Şiraz). Kelebazi (ö.996), zikrin kişiyi doğrudan "ilk akd"e götürdüğünü söyler: insanlık ilk zikrini Alemlerin Rabbinden duydu: Elestü bi rabbi­küm (ben sizin Rabbiniz degil miyim?). Bu zikir kalplerinde gizlendi, ay­ nen gerçegin akıllannda gizlendigi gibi. Sufi zikrini duyduklannda; gizle­ nen şeyler tekrar, kalplerinden onlara gösterilir (Schimmel, s.244)
Muhammed (sav) bir hadiste şöyle söylemiştir: "Namaz benim gözü­ mün nurudur", çünkü namaz, Allah ve kul arasındaki gizli bir sohbettir, gerçek bir deneyimdir. Kur'an şöyle der: "O halde sen şüphe edenlerden olma" (Kur'an, 2: 1 47). Demek ki bu Allah ve kulu arasında ikiye bölün­müş bir ibadettir, bir yan Allah'a, ötekisi kula aittir. Hakk'ın kuluna şöy­le seslendigi söylenmektedir: "Namaz, ben ve kulum arasında ikiye bölün­müştür; bir yansı bana, diger yansı ise kuluma aittir. Kuluma ait olan kısmı onun dilegidir ... " Buna göre namazın degerini ve kulu çıkaracagı mertebeyi düşün!
Namaz geleneksel temizlik olan abdest veya gusülle başlar. Bu­ nun, en azından iki anlamı vardır. Öncelikle suyla yıkanmak, dış te­mizliği sağlar. Eğer su bulunamazsa, bu "yıkanma" toprakla da yapı­labilir (teyemmüm). Bu noktada, bu işlem hijyenin ötesine geçer ve kişiye "yıkanma"nın aslında, Allah'ın huzuruna çıkmadan önceki "arınma" olduğunu hatırlatır. Daha sonra, Mekke yönüne (kıble) dö­nülür ve niyet edilir. Bu, namazın amacını bilince taşır ve niyetsiz na­maz geçerli olmaz (Psikolojik açıdan, bu ön hazırlıklar, "isteyerek so­rumluluk üstlenme" biçimlerinden olup içsel katılımı ve konsantras­yonu teşvik etmektedir).
Reklam
Bir inanışa göre bir kişi namaz kılarken, Allah "perdeleri kaldırır ve batın olanın kapılarını açar (keşO, böylece kulu O'nun huzurunda­ dır". Namaz, Allah ile kul arasında görünmez bir bağ oluşturur ve Su­ fi yolunun amacı olan Hakikat'e açılan kapının eşiğini oluşturur. Bu çabaların sonucu, Hz. Mevlana tarafından (FmF, MEB, s.280), Kur'an ile bağlantılı olarak açıklanmış ve zikir uygulamasına değinilmiştir: Herhalde o, kalbinin tüm zerreleriyle Allah'la meşguldür ve onu, hiçbir dış şart bu meşgaleden vazgeçiremez. Yüce Allah'ın dediği gibi: "Öyle kimseler vardır ki, bunlan ne ticaret, ne kazanma hırsı Allah'ı anmaktan, salatta de­ vamlı ve duyarlı olmaktan, annmak için verilmesi gerekeni vermekten alı­ koyabilir" (Kur'an, 24:37).
Bu namaz, sen tam gün boyunca ayakta durasın, egilesin ve kendini yerle­ re atasın diye emredilmedi; onun amacı daha çok, namaz esnasında yaşa­nan halin her zaman seninle birlikte halması içindir. Hz. Mevlana (FmF, MEB, s.267) Tarikatlar, zaman içinde farklı eğitim metodları geliştirdiler. Bunların ortak paydasında, mantra benzeri bir uygulama olan zikir ve namaz63 bulunmaktadır. Genel olarak Sufizm'deki, özellikle de halvetteki önemi nedeniyle, aşağıda bu uygulamalar hakkında detay­lı açıklamalar yapılmıştır: Namaz "lslamın beş direğinden" biri olarak adlandırılan namaz,64 her müslüman için bağlayıcı şartlardan biridir. Allah ve insanın birleş­mesinin "hem ilk, hem de son adımı" olarak geçer. Ancak bir Sufi için, bu bir son değil, tüm varlığı Allah ile doluncaya kadar yapaca­ğı, "yakınlaşma" çabalarının başlangıcıdır: Bir insan tüm kalbiyle dua ettiginde ve Allah yoluna adım attığında, ilk olarak beş vakit namazına dikkat edecek, sonra da bunlan gitgide sonsuz­luga dek arttıracaktır (FmF, MEB. s.148)
Kundalini'yi uyandırma niyetiyle meditasyon yapma! Çünkü büyük ihtimalle bu süreç içinde kendine zarar verirsin. Bunu zamana yayman mümkündür ancak bu bile çok tehlikelidir. Bunun yerine daha çok sevmeye ve anlamaya ça­lış. Karakterinden annmaya ve benliksiz hizmet vermek için, ruhsal uy­gulamalarla zihnini egitmeye çalış. Eger bunu yaparsan, Kundalini ken­diliginden yavaşça uyanacak ve bu uyanış, sık sık rastlanan saglıksız sonuçlar dogurmayacaktır (White, s.410).
Aynca gerçek bir Mürşid'le beraber, nefsin ve zihnin kontrolü ve arındırılması (Bailey, in White, s.41 3) dışında, bu süre­ ci olabildiğince güvenli geçirmek için çeşitli uygulamalar da tavsiye edilmektedir ki, yeterli beslenme, düzenli uyku, dinlenme, diğer in­sanlarla sevgi dolu ve uyumlu ilişkiler kurmak bunların arasındadır
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.