Çoruh kenarına gidip, onu dinlerseniz, bugün bile onun, “bir zamanlar kitap aşığı olan bu ümmet, neden kitap düşmanı oluverdi? Bir toplum, bu şekilde kendi kültürüne ihânet eder mi? Atalarının canlarını onun yoluna verdikleri Kur'an'a bu insanlar neden düşman kesildi? Allah'ın, onlara “Kim Benim emrettiğimden yüz çevirirse, ona sıkıntılı bir yaşam vardır” dediğini ne çabuk unuttular? Allah için can vermeye alışmış olan bu ümmeti, kim O'na düşman yaptı? Hem; onların cinayetlerine neden ben de alet olayım? Birileri deniz ötesinden devşirdikleri bazı ilkeleri zorla bu millete dayatıyorlarsa, sahibiyle beraber sularımda kaybolan çuvaldaki kültür ne olacak? Asırlarca toplanan kültür, benim sularımda mı boğdurulacak, katledilecekti? Nereden başımıza musallat oldu bu iğrenç Moğol zihniyeti? Çünkü yüzyıllar önce, kitapları Bağdad Diclesi'nde katlederek onlar başlatmıştı bu uğursuz zihniyeti!” diye hâlâ ağladığını duyarsınız.
Peygamberi vahiydi kontrol eden nur'u... Mağaraların dostları bilir o nur'u... Mağaralar... Karanlık- nur farkını bilmeyenlerin sırrını çözemediği mağaralar... Bir insan, nur'la bezenmişti; daha doğrusu nur, bu insana kavuşuyordu nur'luk hüvviyetine...
Çocukluk arkadaşlarını kaybetmemeye çalış. İleride kendi sosyal sınıfından olmayan insanlarla ilişki kurmazsan hep aynı çevre içerisinde yaşamını sürdürürsün. Bu da hayatın boyunca aynı kitabı okumana benzer.
Öyleyse azim, bu ordunun küçük askeri! Senin silahın kitapların, taburun sınıfın, savaştığın yer tüm dünya, zaferin de insanlığın uygarlığı olacaktır. Enrico'cuğum, sakın korkak bir asker olma!