Melikşah Altuntaş tüm videolarını severek izlediğim ve kitap önerilerini dikkatle takip ettiğim, film yorumlarına güvendiğim biri. Kendisini sevdiğim için kitabın konusuna çok da dikkat etmeden hemen alıp okudum, bir oturuşta da bitti. Normalde tükettiğim içeriklerde beni tetikleyen konuların olmamasına özen gösteriyorum, bu kitapta ön analiz yapmadan hemen okuduğum için benim için biraz rahatsız edici, tetikleyici oldu maalesef. Psikolojik hassasiyetleriniz varsa özellikle yoğun olarak kayıp sonrası yas işlendiğini belirtmek isterim ki benzer hassasiyetleri olan birileri varsa dikkatle seçsin. Kitabı başkalarına tavsiye ederken bu unsura dikkat edilmesini öneririm
Kemal Tahir , beni şöyle bir süzdü. Oyunun neye ait olduğunu bile sormadan, tok bir tavırla, "Bak" dedi. "Şunu bilmiş ol ki, bu ülkede maskaralık yaptığın sürece herkes sana alkış tutar. Ciddi bir şey yapmaya kalkarsan da kimse ilgilenmez. Yüzüne bakmaz. Bunu baştan böyle bil."
1987 yılında yazılan 185 sayfalık feminist bir kitap ve yazar. Beni ağlattı, güldürdü, kızdırdı, şaşırttı her duyguyu yaşattı. Bu kadar kısa bir kitabta bana her duyguyu yaşatan
Duygu Asena ya teşekkür ederim. Bitirince içimde oluşan boşluk çok kırıcı. Maalesef ki keşke bazı yerleri abartı olsun bu kadar olmasın ya dedirtiyor ama dünya gerçekleri biz kadınları çok yoruyor, hırpalıyor ama savaşan yine biz hep biz. Savaşmaya da devam edeceğiz.
Travmanın ağır etkilerinden çıkış,ortaya çıkan belirtileri dindirerek olmaz maalesef. Travmanın ağır etkileri, ancak bölüp uzaklaştırdıklarımıza sahip çıkarak ve yarıklarımızı birleştirip kendimizi tekrar bir bütün olarak deneyimleyerek dinebilir.
Gözlemlediğim kadarıyla, toplumumuzda evlenen çiftlerin aileleri de bir bakıma birbirleriyle evleniyorlar ve ailelerdeki büyükler, çocuklarının mutluluğundan daha çok, birinci plana, maalesef, kendi gurur ve bencilliklerini koyuyorlar.
Rıfkı Melül Meriç bir delikanlı ile İbnülemin konağına gider. Üstad sorar:
— Bir şey çalar mısın?
— Hayır efendim!
— Bir şey okur musun?
— Maalesef!
— Öyleyse buraya ne için geldin deyince Rıfkı Melül Meriç şu izahta bulunur:
— Efendim bu delikanlı dinlemesini bilir.
— İşte bu mühim bir hadise, der İbnülemin. Herkesin konuştuğu bir dönemde dinlemesini bilmek mühimdir.
Türkiye'de Deprem çok güzel bir kitaptı okuduğum zaman inceleme yazmak istemiştim hatta bir deftere inceleme yazdım umarım bir ara onu da paylaşacağım.
Deprem türkiyede yaşayan herkesin ister istemez (maalesef) aşina olduğu bir kavram. Hepimiz duyuyoruz, yaşıyoruz, kayıplar veriyoruz ama bilinçlenmiyoruz
Naci Görür kitabında tam olarak bundan bahsetmiş aslında. Bir kaç bilim insanı çıkıyorlar seslerini duyurabildikileri heryerden sürekli halkı uyarıyorlar. Ama çokta bilinçlenmeye niyetimiz yok gibi hala. Halk bilinçli olup depreme dirençli evler kentler isterse her siyasetçi de onu yapmak vaadiyle çıkacaktır meydanlara ama halk ne istiyor acaba?
Unutmayalım ki siyaset halkta karşılıpı olan şeyler söyleyerek yönetime geçme ve yönetime geçince de bunları gerçekleştirerek yönetimde kalmaktan başka bir şey değildir. Yani halk istese ki depreme karşı önlem alınsın bunun farkına varan siyasiler ve yönetici konumunda bulunanlar bunlara cevap vermek zorunda yani gerçekleştirmek zorunda kalacaktır. Peki tekrar soralım halk ne istiyor ki depreme dirençli yapıları kimse yapmıyor? Halk artık torpil istiyor, işe sokulmasını istiyor, çıkar sağlamak istiyor, gecekondulara tapu imara barışı istiyor, ve maalesef siyasilerde isteklerini bol bol veriyor bilim istesek eğitim istesek depreme dirençli yapılar istesek liyakat istesek adelet istesek gelişmek istesek hepsi olacak ama halkın istemesi lazım tek sorun bu sanırım
Selâmun aleyküm arkadaşlar. Aynı yaşta olduğumuz ve nişanlanmak üzere olan eski sınıf arkadaşım bugün Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş. Maalesef ne ailesine ulaşabiliyorum ne müstakbeline ulaşabiliyorum hiçbir şekilde yardımım dokunmuyor. Ona bir vefa borcum olduğunu hissediyorum ve Yasin-i Şerif toplamak istiyorum. Lütfen bana yardımcı olur musunuz?
Bu arada süresi diğer hafta Cuma gününe kadar olacak lütfen bol bol okuyalım… Müminler ancak kardeştir.
Ama ben popularitenin kolesi olmusum demek ki yine de okudum. Sert gorunusunun altinda kesfetmeye deger bir seyler yatan ultra super mega zengin erkekler bende en son yillar once lisedeyken falan kelebekler ucusturuyodu. Yanlis anlasilmasin zengin olmalariyla bi problemim yok ama en belirgin ozelliklerinin bu olmasi cok itici. Kimse bir Russo'ya bilmem napamazmis. Hakkindaki siddet davasindan kurtulmasi evrak isine bakarmis falan filan. Kim kopeksin ki sen. Kanima dokunuyo boyleleri. Aralarindaki ask da bana pek islemedi maalesef. Twisted serisinde en azindan asklar gercekciydi. Yine hayal kirikligi yani. Ama serinin sonraki kitabini okur muyum okurum cunku merak bir illettir.
Her sayfasında, her cümlesinde dolu dolu düşünceler bulunan 80 sayfalık bir şaheser. Çok çok beğendim, okuduğum birçok cümle bende ıstişare etme isteği uyandırdı.
İnsanoğlu yıllar boyunca bedeniyle hem savaşmış hem de sınanmıştır. Birçok kez kontrolünü kaybetmiş ve sonra yeniden ele geçirmiştir. Peki ya modern çağda insan kontrolünü ele alabilmiş
“yaşamak, düşmekle kalkmak arasında geçirdiğiniz korkulu, ümitli, telaşlı zamanın adı, düşüp düşüp kalkma sanatı ben maalesef pek başarılı olamadım çünkü kalkabilmek için, düşerken aldığınız yaraları iyileştirmeyi bilmeniz gerekiyor, oysa ben her gece ağrıyla uyudum, her sabah sancıyla uyandım.”