Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ev aramak zordu. Nerede oturacağımıza karar veremiyorduk. Mecidiyeköy'de bir ev bulduk. Şartları uygundu… Maalesef Arzu Film o sıralarda ödeme yapacak durumda değildi. Haftada ancak 800 TL ödeyebiliyordu filmlere karşılık. Ev kirası, elektrik, su, telefon… Yani para biriktirmemiz imkânsızdı. Doktor, "Hemen taşının" diyordu ama para yok! Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Para yoktu ama sinemaların önünde uzun kuyruklar oluşuyor, cam çerçeve kırılıyor, karaborsa biletler anında tükeniyor, filmler gişe rekorları kırıyordu. Birkaç hafta sonra Arzu Film'den yine, "Ev arayabilirsiniz" haberi geldi. Biz de acele bir ev bulduk. Ama tam evi bulduk, Arzu Film'in sıkıntılı dönemi başladı, para yoktu! Böyle olmayacağına karar verdik. Ellerim ayaklarım şişmişti. Doktor, "Bari çocuğu bu evde doğurma" deyince Bağdat Caddesi'nde kiralık bir ev bulup apar topar taşındık. Doğuma iki ay kalmıştı. Kocaman evin salonunu bile dolduramamıştı eşyamız. Perde yok, avize yok, halı yok… Yatak kasamızın baş tarafı ile tuvalet masamızın arkası rutubetten duvara yapıştığı için eski evimizde kalmıştı. Halkın sevgilisi, artık star kabul edilmeye başlamış bir oyuncunun bu durumuna, eşyalarımızı taşıyanlar, apartman hizmetlisi, temizlik için gelenler sanırım en başta da doktorum bir anlam verememişlerdi herhalde.
Sayfa 21 - Doğan KitapKitabı okudu
Ejderha ve Yıldız
“Nova,” diye seslendi ben çıkmak üzereyken. “Sakın yengeci de öpeyim deme. Isırır.” “Bir deneyeyim.” Yapmacık bir şekilde güldüm. “Belki bir prense falan dönüşür.” “Kurbağa o!” diye itiraz etti “Yine de şansımı deneyeceğim.” “Ben zaten bir prensim başka prens aramana gerek yok.” “Şansımı deneyip öptüm ama maalesef.” Üzgün bir şekilde dudağımı büktüm. “İblis iblistir!”
Reklam
Belki beni de kendisi gibi sanıyordu. Ama ben maalesef kutuların içindeki koyunları görmeyi bilmiyorum. Belki ben de biraz büyüklere benzedim. Herhalde yaşlandım.
Sayfa 16
Ama hiçbir işin %100 başarı garantisi yok maalesef , fikrimizi hayata geçirmeye kalktığımızda hepinizin yapacağı işin niteliğine göre kaybedecekleri var. Bu sadece para değil , belki bir makam, önceki işimiz , önceden elde ettiğimiz gelirlerimiz, belirli bir zaman … Hepsi bir kayıp olabilir.
Sayfa 134 - Ceres yayınlarıKitabı okudu
Ümmet olarak Kur'an ve Sünnet'in asla terk etmeyin dediği görev yerlerimizi terk ettiğimiz için askerî, siyasî ve ekonomik açıdan büyük bir bozguna uğradık. Bu bozgunla birlikte başlayan geri çekilme, elimizde kalan son okçular tepesi olan evlerimizin sınırlarına kadar dayandı. Bu geri çekilme esnasında evlerimizi müdafaa ile görevli anne ve babalar olarak maalesef iyi bir sınav veremedik. Bu müdafaanın başkomutanlarından olan analarımız, kimi zaman haklı ekonomik gerekçeler ve geçim derdiyle kimi zaman da diploma sevdasının, akademik kariyer planlarının, iş hayatının parlak ünvanlarının, çift maaş hayallerinin dayanılmaz bir ganimet sevdasına dönüşmesiyle evlerini ve asli görevlerini terk ettiler ya da terk etmek zorunda bırakıldılar. Analarımızın evlerimizden uzaklaştırılmasıyla birlikte nesillerimizi tehdit eden büyük facia başlamış oldu. Evde ana kalmayınca anaokulları açtık, huzur kalmayınca huzur evleri açtık. Ancak hiçbir suni tedbir bu bozgunun önüne geçemedi. Kreşlerin, bakıcıların ve bakımevlerinin bağrında yetişen nesillerimiz avuçlarımızdan kayıp gitti. O gün okçular tepeyi terk ettiği için Hz. Hamza (r.a) ciğeri parçalanarak şehit edilmişti. Bugün analarımız evlerimizi terk ettiği için nice Hamza'ların, Mus'ab'ların kalbleri; televizyonun, internetin ve dizilerin pençesinde, zihinleri paramparça edilerek heba edildi.
Maalesef!
"...ne var ki, doğruyu yanlıştan, gerçeği boş inançtan her zaman ayiramiyordu. Boş inançların uzun ömürlü oluşunun sebebi de buydu."
Sayfa 136 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
Reklam
DOĞUM TARİHİ: İnsan dediğin, doğum tarihiyle ölüm tarihi arasındaki tire kadar! TİRE: Yok canım, o kadar da değil. ÖLÜM TARİHİ: Maalesef öyle, ben şahidim.
Sayfa 150Kitabı okudu
İslam tarihi, İslam'ın sadece gündelik hayattaki giderek artan realizasyonundan ibaret değildir. Ve dahi, İslam tarihinin büyük bir kısmı da bu şekilde değerlendirilemez. İslam tarihi bir o kadar da bu düşüncenin anlaşılmamasının, görmezden gelinmesinin, manipülasyonunun ve suistimal edilmesinin tarihidir. Bu yüzden her Müslüman halkın tarihi parlak başarı ve zaferlerin bir kronolojisi olmanın yanında, maalesef yanılgıların ve mağlubiyetlerin de bir çizelgesidir. Hem siyasî hem de ahlaki tüm başarı ve başarısızlıklarımız, İslam'ı kabulümüz ve hayatımıza ne şekilde ve ölçüde tatbik ettiğimizin bir yansıması mesabesindedir. Nitekim gündelik hayatta İslam'ın tesirinin azalmasını her zaman için insanların ve kurumların yozlaşması izlemiştir. En baştan günümüze tüm İslam tarihi, bu önü alınamaz rastlantının etkisi altında gelişmiştir. Bu paralellik içinde Müslüman halkların değişmeyen kaderinden bir kesit ve İslam tarihinin kanunlarından biri yatar. İslam tarihinde biri yükseliş diğeri de gerileme devri olarak baş gösteren iki karakteristik an, malum kanunun işleyişini açıkça sergileyebilir.
Sayfa 29 - Ketebe yayınları
Diğer medeniyetlerden bir şeyleri alırken kendi medeniyetimizin biçimlerini koruyamazsak bunun çalkantısı asırlara uzanan bir zamana yayılıyor. Gördüğüm kadarıyla şu anda maalesef böyle bir çalkantı ve türbülans içindeyiz .
"Günümüzde çalışmanın gerçek manasını anlayamayan insanlar ekmeğimi taştan çıkarıyorum gibi cümleler kuruyorlar.Allah üç gün yağmur yağdırmasın da bir görelim o ekmek hangi taştan çıkabiliyor.Ben bunları dişim tırnağım ile kazandım diyorlar.Peki ya dişini,tırnağını ne ile kazandın?Allah affetsin, maalesef çok gafilce cümleler kuruyorlar."
Reklam
“Maalesef sevgili kız,” dedim, “dünya yüzünde bize çok az mutluluk kaldı…”
Sayfa 208 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Cihanı cehennem, hayatlarımızı bedbaht kılan bizzat bizleriz Valideciğim. Biz kendi kendimizin düşmanıyız, İnsan denen aklı yüce mahkükat, maalesef şeytandan hain, akbabadan beter, cellattan acımasızdır.
Maalesef modern tedavi yöntemlerinde onarım amacından çok baskılamak, tabiri caizse tozu halının altına süpürmek ana zihniyeti oluşturmaktadır.
Maalesef
Çok insan var şu dünyada. Ama hayırlı bir iş için olsa böyle bir araya gelmezler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.