Zeka denildiğinde akla ilk olarak IQ geliyor. IQ nun bir insanın hayatta geleceği yeri belirleyen temel faktör olduğu düşünülüyor. Okullarda verilen eğitim bile buna yönelik. Ancak yeterli değil. Yüksek IQ sahibi bazı kişilere bakarsanız sosyal eksikliklerle mücadele ettiklerini görebilirsiniz. Duygusal zeka yani duyguların kontrolü tam da burada devreye giriyor.
Son yıllarda daha çok adını duymaya başladığımız duygusal zeka nedir peki? Kitapta, dengeli bir hayat, aşırılıktan uzak kalmak, sevinci de hüznü de dengeli yaşamak olarak betimlenmiş. Fakat bunun her zaman ve her durumda mümkün olmadığını söylemek gerek. Bazen anlık kaygı ya da öfke patlamaları sonucunda kendimizi bile şaşırtacak davranışlarda bulunuruz. Hatta bu durum bazı kimselerin mizacı olarak nitelendirilir.
Kitapta uzunca bir duygusal zeka tanımlaması ve açıklaması yapılmış. Kavramın ne olduğunu gayet güzel anlıyoruz. Ancak sonlara geldiğinde duygu durumunun kontrolüne dair tavsiyelerle ve örnek eğitim stratejileriyle karşılaşıyoruz. Bu kısmı yetersiz bulduğumu söyleyebilirim. İçimizden 10'a kadar saymanın işe yaramadığı zamanlara daha çok değinilmesini beklerdim.