“… Zarafet o cins güzelliktir ki gayrı sabittir. Yani maddenin aslından değildir. Lakin orada hasıl olabilir ve yine orada kaybolur. Asıl, yani sabit güzellikten farkı da budur. Bundan başka eda denilen tavır ve hareket güzelliği de vardır. Bu da adi [sıradan] bir güzelliktir ki yalnız bizzat maddeye aittir ve ârızîdir [gelip geçicidir]. Bu hal zamanla kaybolsa bile madde yine aynı kalır. Hiç dikkat etmediniz mi az güzel olan veya hiç de güzel olmayan bir kadının tarz ve edası pek güzel olabilir. Şekil ve kıyafet güzelliği de ayrıdır. Mütenasip âzâ, latif bir renk, ince bir deri, serbest bir boy, ahenkli bir sada bunların hepsi tabiatın hediyesi; baht ve talihin ihsanıdır. Tenasüp, endamı tabiat haline getirir; tavır ve harekette güzelliği de ruh yapar. O halde zarafet, iradenin tesiri altındaki güzelliğin şekli olur. Şekil güzelliği tabiata, zarafet ise sahibine şeref verir. Biri ihsandır diğeri şahsi meziyettir. Zarafet yalnız harekette görülür…” (Kitap'tan)
Âlişanzâde İsmail Hakkı Eldem