Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yeryüzünde ki altın daha fazla altın getirmediği ve dolayısıyla altın yenileme oranlarının dikkate alınması gerekmediği için, madenciler ekonomik anlamda olabildiğince hızlı bir şekilde altın damarını tükenene kadar sömürürler.
Sayfa 476 - PegasusKitabı okudu
İnsanlar, madenciler, yoksullar, acı çekenler, bir kap yemeği paylaşanlar, onlar ilgilendirmektedir genç Van Gogh'u
Sayfa 12 - Birinci Basım, Ekim 1990Kitabı okudu
Reklam
imgeleminde bir londra vardi, bir bati dunyasi vardi; para tahtinin etrafinda var gucuyle Calisan, sürünen yüz milyon köle görüyordu. Toprak sürülüyor, gemiler seyrediyor , madenciler yeraltindaki Islak tünellerde ter döküyor, memurlar patronlari cigerlerini sökmesin diye sekiz on bes trenine yetismek icin Kosturuyorlardi.
Sayfa 183Kitabı okudu
Tarım ile Endüstri Arasında Boşanma Yoktur
Hubert Bourgin’in modeli vurguyu tekniğin üzerine vurmaktadır; basitleştirmesi buradan kaynaklanmaktadır. Tamamlanmamışlığı da buradan kaynaklanmaktadır. Onu geçiş ölçüde karmaşıklaştırmak gerekmektedir. Bir ilk işaret kendiliğinden ortaya çıkmaktadır: önendüstri özgünlüğüne rağmen, net sınırları olan bir sektör değildir. XVIII. yüzyıl öncesinde
520 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Evimde rahat koltuğuma oturmuş bir vaziyette bu incelemeyi yazıcağım için şimdiden vicdan azabı çekiyorum. Öncelikle Martin Eden Sadece bir aşk romanı yada bir macera romanı değildir! jack londan'ın hayatının bir bölümünün romana kurgulanmış halidir. Zor zamanlarda hepimiz bir hedef oluşturur ve bu hedefe bağlı kalacağımızı söyleriz ama
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,4bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
"Alavere de oradaydı, Cüce Çoban da. Altın şirketinin temsilcisini korumaya gelmişler gibi adamın önüne geçip göğüslerini siper etmişlerdi. Ortalık karıştı bir anda, büyükannesinin temsilcinin üstüne yürümesiyle kavga patladı. Sopasını kaldıran Cüce Çoban'ı tuttuğu gibi kahveden dışarı sürükledi Sultanay Dudu, 'Biz keçilerimizi alıyoruz
Altınçayır Vadisi'nin Çocukları
Altınçayır Vadisi'nin ÇocuklarıLatife Tekin · Can Çocuk Yayınları · 202058 okunma
Reklam
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
Kapitalist toplumda, doların, insan hayatından daha değerli tutulduğu çok görülür. 1947 yılının 25 Martında, Centralia madenindeki patlamada ölen 111 kişinin cesedi, bu gerçeğin acıklı kanıtıdır. Bu 111 kişi ölmeyebilirdi. Madeni işletenler, ocağın güvenli olmadığım biliyorlardı, çünkü, hem devlet, hem federal maden müfettişleri, bu durumu tekrar tekrar bildirmişlerdi. Illinois eyaleti valisi Dwight Green de madende çalışma güvenliğinin olmadığını biliyordu. Biliyordu çünkü 1946 yılı 9 Martında, Birleşmiş Maden işçileri Yerel Sendikası yetkililerinden bir mektup almıştı, mektup, madende çalışanların isteği üzerine yazılmıştı, ve şöyle diyordu: "... Vali Green, canımızı kurtarmanız için size yalvarıyorum; lütfen, maden ve mineraller şubesinin, Centralia Kömür Şirketinin 5 numaralı ocağında yasaları uygulatmasını sağlayınız. ... Bunu, Kentucky ve Batı Virginia’da olduğu gibi bir patlama olmadan sağlayınız. ..."  Bir yıl sonra bu mektubu imzalayanlardan dört kişiden üçü öldü. Evet, valiye önlenmesi için yalvardıkları patlamada öldüler. Patlamadan sonra, bir Devlet araştırma komisyonu, madeni denetlemekten sorumlu William H. Brown’a, ocağa niçin bir havalandırma donanımı konmadığını sordu. Alınan karşılık, "Bunun, bizim madenimiz için ekonomik olmadığını düşünmüştük." idi. Komite, "Yani masrafa katlanmak istemediğinizi mi söylemek istiyorsunuz?" diye sordu. Brown, "Evet, öyle." diye karşılık verdi. Dolar ile hayat karsı karşıya geldiler dolar kazandı.
“Zamanında buraya Alman madenciler Saselerin gelmesiyle bugün Vişegrad’ın bir kısmı Sase olarak da adlandırılıyor. Bölgede Constantinus I ve II olarak adlandırılan Roma sikkeleri, Vişegrad Nehri üzerindeki Zupa’da bulunmuştur.” Doğan Yücel Vişegrad
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
Gününüz kutlu olsun koca yürekli siyah adamlar, ekmek parası için yerin metrelerce dibinde yaşayanlar, bizim çocuklarımız üşümesin diye kendi çocuklarını babasız bırakanlar...
İmgeleminde bir Londra vardı, bir Batı dünyası vardı; para tahtının etrafında var gücüyle çalışan, sürünen yüz milyon köle görüyordu. Toprak sürülüyor, gemiler seyrediyor, madenciler yeraltındaki ıslak tünellerde ter döküyor, memurlar patronları ciğerlerini sökmesin diye sekiz on beş trenine yetişmek için koşturuyorlardı. Bunlar karılarıyla yataklarında yatarken bile titriyor ve itaat ediyorlardı. Kime itaat? Para papazlığına, dünyanın pembe suratlı efendilerine. Üstteki kabuk tabakasına...
718 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.