164 syf.
·
Puan vermedi
İnsan ne zaman yaşar?
ve artık hayatımız da raif efendi ve maria vardi ...bize sevginin tanımını yapmak için ve bazı sorulari cevaplamak için var olmuslardi...ilk sorumuz insan ne zaman yaşardı??? yada ne zaman yaşadığını hissederdi?yaşamak dediğimiz şey bir bedeni suruklemekmiydi??""ölmus bir ruhu beden hapsanesinde suruklemek... ve insan bir kez oldumu etrafındakilere de ölü muamelesi yapmaya başlıyor..onların canlılığını içine almayı bile kabul etmiyor...ve hayretle onların nasıl olupta yaşadığına ve nasıl yaşadığına şaşıyor. kendi ruhu bu kadar izdirap çekerken onları hayata bağlayan şeyin anahtarını arıyor...ne vardi yani onlar gibi olabilseydim öyle sığ öyle yüzeyde ama mutlu... Derken bir surette derinleri görüyor aslında aradığı anahtarı buluyor ...kendi içine hapsedilmiş derinlere gömülmüş sandıkların anahtarı bir kadının süretinde mahsun ama derin gulurken hüzünlü dudaklarinda. yüzünün her bir kıvrımında derinlerindeki anahtarı görüyor. çok saçma olmalı yasamak denilen şeyin kilidi bir suretle saklanmış olmamali olamaz...olu veriyor insan bir anda tamamlandığını hissediyor icinden akmak coşmak geliyor nasilsa kırıldı bütün kilitler nasilsa coştu bir kez duygular.ah herkes buna aşk der oysa bu sığınmak koşulsuz çıkarsız beklentisiz sevmek... ve suretin gerçekliğiyle tanışıyor sehvetin başlamak degil bitmek olduğunu öğreniyor. sevmek bedenleri asmaktir anlıyor...bu bir alış veriş değildi cunku bu görmekti bu hissetmekti bu yaşamaktı çığlık çığlığa yaşamak...Hemde bir ömre sigacak bir yasamak anlaşılmak bedenlerin işi değildi cunku aklın ve ruhun işiydi...
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021317,1bin okunma
528 syf.
·
Puan vermedi
Sevgili Zeze; seninle ilk tanışmam liseli yıllarıma denk geliyor ozman da çok etkilenmiştim ve bundan 2 yıl önce tekrar okuduğumda yine etkilemeyi başardın hatta gençlik yıllarını anlatan diğer 2 seri kitabı da okudum çok mahsun bir çocukluk yılları ve Portuga'yı kaybedişin beni çok üzmüştü benim de bir Münevver Teyzem vardı çocukken üst komşumuz annem her kızdığında ona giderdim öyle güzel sütlaç yapardı ki parmaklarını yersin neyse Zeze seninle iyi ki yolumuz birleşmiş ...Aşırı ,şiddetle tavsiye ediyorum Zeze ile tanışın
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2019232bin okunma
Reklam
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu kitabı bulduğunuz yerde alın. Bu kitabı alın ve okuyun. Bu kitap okullarda ders kitabı diye okutulsun. Bu kitabı anne babalar çocuklarına anlatsın.
Psikolojik Savaş
Psikolojik SavaşNevzat Tarhan · Timaş Yayınları · 2021555 okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
Enteresan bir roman
Gerçekleri anlatıyor yusuf çok mahsun bir kişi di Kimse bakmıyordu sonra Yusufu götürür sonra bir kişi verir o alır çok ağır bir romanı di ağladım ya
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021175,7bin okunma
72 syf.
9/10 puan verdi
Bu kitabı okumak için uzun zaman yeniden basılmasını beklediğimi hatırlıyorum. Elime aldığımda kitabı bir çırpıda bitirdiğimi de... Mahsun Kırmızıgül'ün Güneşi Gördüm filmindeki gurbete göç etmek zorunda olan ailenin çocuklarının, anne babaları evde yokken bebek kardeşlerini yıkamak için çamaşır makinasına attıkları o sahne, Bekir Yıldız'ın bu kitabındaki bir öyküden esinlenilmiş. Kitapta kısa kısa öyküler var. Gurbete giden Türk ailelerinin yaşadığı zorluklar ve hayata bir şekilde tutunmaya çalışırken hayat tarafından itilen garip insanların hikayeleri. Bu kitapta okuyup da çok etkilendiğim bir hikayeden dolayı nerede görkemli bir apartman yahut rezidans görsem o yapının inşaatında çalışan işçilerden birinin Bekir Yıldız'ın anlattığı karakterlerden biri olduğu gelir aklıma. Taşıdığı her bir çimento çuvalı sayesinde bir evi olan insanların bazen o çuvalda taşıyanları nasıl da leblebi gibi ezdiğini hatırlarım. Kitaptaki kısa öykülerin bu kadar akılda kalıcı olmasının sebebi, üzücü ama bir o kadar da hayatın içinden, bizden öyküler olması.
Demir Bebek
Demir BebekBekir Yıldız · Everest Yayınları · 201081 okunma
200 syf.
5/10 puan verdi
Bir oyuncunun kitap yazmış olması sebebiyle büyük bir önyargı sarmalında kitabı elime aldığımı itiraf ediyorum. Bu bir okur olarak benim hatamdır. Fakat sevgili Engin Akyürek'i çok sevsem de hatalarını da yazmam gerek. Aslında Engin Akyürek'in kitap yazması Mahsun Kırmızıgül'ün film çekmesi gibi bir şey. Çünkü bana kullandığı dil çok yapay geldi. Anlatımda kullandığı cümlelerin hepsi suni bir derinlik hissi yaratıyor. Bazı yazarlar vardır bir cümle yazar, o cümlenin çok derinlerden geldiğini hissedersiniz. Fakat sevgili Engin'in mısralarında ben derine inemedim. Yapay geldi cümleler sanki "şöyle yazayım da vaov desinler" demek için çok gereksiz yerlerde edebiyat parçalamaya çalışmış. Böyle olunca aslında çok sade bir kitaba gereksiz edebiyat yamalanmış gibi hissettirmiş. Edebiyat dünyasını can bonomo , engin akyürek gibi insanlara gereğinden fazla şans tanıyarak boğuyor yayıncılar. Ya bu insanlara verilen emeğin yarısını elinde dosyasıyla kitabı basılsın diye bekleyen genç ve yetenekli yazarlara verin. Milletin egosunu tatmin etmek için suni bir dille yazdığı şeyleri raflara dizmeyin. Meraktan aldım okuduktan sonra da ne gerek vardı dedim. Böyleli bir kitap işte...
Sessizlik
SessizlikEngin Akyürek · Doğan Kitap Yayıncılık · 2018270 okunma
Reklam
157 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.