Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mahzuni Şerif’in anısı, Miyase İlknur’un kaleminden.
Almanya’da Osman Dağlı’nın (Maksudi) evindeyiz. Sofra kalabalık. Bir hayli alkol tüketildi ve aramızda tartışma çıktı. Ben küsüp geceyarısı evi terk ettim. Sabaha karşı tren garına geldim. Darmstadt’a akrabalarımın yanına gideceğim. İlk trenin kalkışına zaman var. Uyku bastı ve şapkamı çıkarıp yere koyduktan sonra banka uzanıp yattım. Kaç saat uyumuşum bilmiyorum. Birden “Hey hemşerim kalk bakalım” diye birisi beni dürttü. Baktım elinde süpürge ve kürek olan bir çöpçü. Ben doğrulurken o, “Aslan gibi adamsın, taşı sıksan suyunu çıkarırsın dilenmeye utanmıyor musun?” diyerek bana çıkıştı. “Ne dilenmesi kardeşim” diyecek oldum. İçi bozuk parayla dolu şapkamı gösterdi. Cebimdeki markları kendisine göstererek dilenmeye ihtiyacım olmadığını söyledim. O ise bana inanmıyor, cebimdeki markları da dilenerek kazandığımı söylüyordu. Sonunda “Yahu git be kardeşim ben ozanım, buraya konser vermeye geldim. Tren beklerken uyuyakalmışım. Şapkamı yere bıraktığım için insanlar beni dilenci sanmış. Bunda benim suçum ne?” dedim. İnandırmak ne mümkün! “Sizin gibiler yüzünden Almanlara rezil oluyoruz. Ozanmış... Utanmasa başımıza Mahzuni Şerif kesilecek” demesin mi? “Evet ben Mahzuni Şerif’im” dedim bu kez. Yine. İnanmadı. “Mahzuni Şerif kim, sen kim? Onun paraya ihtiyacı mı var ki gelip Bahnhof’ta dilensin” diyen çöpçüye en nihayet kimliğimi gösterdim. Bu kez boynuma sarıldı ve eve gideceğiz diye tutturdu.